2016-04-06 16:53:32

Bakkala devlet desteği mutlaka şart!

Editör

06 Nisan 2016, 16:53

 Uzun zamandır müşterisi olduğum Bakkal Seyfettin, Mehmet ve Mustafa’dan sadece alış-veriş yapmam. En çok gazete alırım kendilerinden. Büromun başka ne ihtiyacı varsa, onları da karşılarım. Zaman zaman dükkânın karşısındaki tabureye oturur, gelen geçen dostlarla sohbet eder, lafladığımızda küçük esnafın zor durumda olduğunu konuşuruz.

Piyasa allak bullak. Hiçbir şeyin tadı tuzu yok. Daralan piyasada, para yok, kimse borcunu ödemiyor, alış-veriş tıkandı.

Bakkal, eskiden mahallenin muhtarı gibiydi. Mahallede herkesi tanır, herkese veresiye verirken, kendisinden alış-veriş yapanlar bile bir yere giderken, anahtarlarını bakkal Ahmet efendiye teslim ederlerdi. Çocuklar anneleri, babaları evde olmadığında, anahtar bakkal Ahmet efendide demekti.

Bakkal güven demekti, garanti demekti. Sağlamcı demekti. Munis bir amca, can dostu baba demekti.

Kefaleti noterde kabul edilir, sözüne güvenilirdi. Mahalle sakinleri de mahalle bakkalını sever sayar, gelen posta bile ondan sorulurdu.

*

Zaman değişti, nüfus arttı, insanların yaşam standardı yükselince, bakkalların yerini marketler, AVM’ler alınca, bakkal mağduriyetleri yaşamaya başladı.

Hani, şirketler için nesiller arası geçişin sancılı olduğu, hatta birçok devasa şirketin nesiller arası geçişi sağlayamamasından piyasadan kaybolduğundan bahsedilir. Şirketler yalnızca kazancı hedeflemezler, ilaveten ‘sosyal sorumluluk kapsamında da faaliyet göstermelidir’ denilir. Örnek istiyorsanız işte Piazza…

Ama bizim bakkalda sosyal sorumluluk bir slogandan ibaret değil, hakkıyla ve gönülden yapılıy5or. Mahallede kimin düğünü var, mutluluğu paylaşılır, kimin cenazesi var, acısı paylaşılır.

Bitti mi, hayır! Alış-verişte paran mı çıkışmadı, kredi kartının limiti mi doldu, sorun değil. Bakkal amca seni tanıyor, tanımasa bile insanlara olan güven duygusunu yitirmemiştir, yazar bir kenara. Defterine… Eve servis mi istiyorsun, ‘iki ekmek, bir süt’ dersin, çırağı iğle gönderir, yoksa kendisi getirir. Öyle alışmış, öyle yetiştirilmiş. Bir esnaf terbiyesi var bakkalda.

*

Marketlerde alış-veriş yaparsınız, sıra gelse de kaçayım derdinde olursunuz ama bakkalınız öyle değil. Ağız tadıyla bir siyaset, birkaç muhabbeti yapabilirsiniz. Lakin bizler, devasa marketlere yöneldikçe bakkalımızı unuttuk, ihmal ettik hep. Bakkalımız kahramandır, yiğittir, dürüsttür. Ancak hakız rekabeti de içine katmak zorundayım, büyük marketlerle baş edemeyince, bakkalımız kapıya kilit vurmak zorunda kalıyor çoğu kez. Tabi kapanan yalnız bakkal olmuyor, mahalledeki iklim de değişiyor kendiliğinden. Evimizin anahtarını teslimi ettiğimiz, maç muhabbeti yapıp, acımızı, tatlımızı paylaştığımız insanların sayısı da azalıyor böylece.

Yalnızca bakkal olsa, manav da, kasap da, birer birer mahalleyi terk edince, mahallelerin tadı tuzu da kalmıyor.

*

Netice itibariyle bakkal yaşamalı, ayakta durmalı. Sadece bakkal değil, küçük esnaf zaten kendini darağacında hissediyor, sanıyor, onun sıkıntıları giderilmeli, devlet desteği ile yaşam mücadelesini sürdürmelidir.

Bu bağlamda, Bakkallar Odası Başkanı Şeref Özsoy’un çabalarını da alkışladığımı belirtmek istiyorum.

 

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.