2019-09-18 08:00:02

Ben dedim oldu, ben yaptım oldu-bitti demek bu kadar kolay mı?

Editör

18 Eylül 2019, 08:00

Vallahi kolay mı, zor mu bunu okuyunca daha iyi anlayacaksınız sanıyorum. Şimdi ben kalkıp da ‘he, kolay’ desem, ‘yok canım kolay değil’ desem, biliyorum ki zülfüyare dokunacak, birileri incinecek, maraza çıkacak, o bakımdan yorumu size bırakmak en iyisi deyip, kenara çekiliyorum. Yani işin zor tarafını, çetrefilli yanını size bırakıyorum.

Çok uzağa gitmeyeceğim. Gitsem de sizler, benim sıkı takipçilerim, daimi okurlarım bunun farkına varacaksınız. Yakın tarihe, şöyle 4-5 ay öncesine göz gezdirecek olursak, gerçekler o kadar çok net görülecektir. “Ben dedim oldu, ben ne dersem doğrusu odur!” mantığı ve duygusu ve gücün kıyamete kadar korunacağı düşüncesi, ne büyük pervasızlıklara, ne büyük hukuk ihlallerine yol açar, gerisini siz getirin artık!

*

Siz, ben, öteki, beriki, bir laf söylediği zaman, belki o sözcükler, dilinizden dökülen kelimeler belki sizi bağlar ama bazılarını, özellikle çevrenizi, özellikle yakınlarınızı, özellikle inandığınız davaya gönül verenleri kırar, incitir, yerle yeksan eder. O bakımdan, ağzınızdan çıkanı kulağınız duyacak, sözleriniz mermi gibi değil de, lafın erkeğinin de dişisinin de olduğunu unutmadan, dilinize sahip olacaksınız.

Yani sadece kendinize değil, partinize, belki ailenize bile zarar verirsiniz, belki kendi sonunuzu hazırlar, belki bindiğiniz dalı kesiyorsunuz da, farkında değilsiniz.

Bu topraklarda kimse dokunulmaz değil. Sayın Cumhurbaşkanı hariç. O bir lider. O Cumhurun Reisi.

Ama Ahmet isen, Mehmet isen, Hasan-Hüseyin isen, Ayşe veya Fatma isen, hadi lafı gediğine koyalım Barbaros Hayrettin bile olsan, ‘Ben ne dersem o!’ mantığının iflas ettiği, geçerliliğini yitirdiği günümüzde, kişiler, yani bizi yönetenler, açılımını yapacak olursak, bizi yöneten mülki amirler, başkanlar ve siyasiler, ‘Biz ne dersek o!’ havasında kendilerine dokunulmaz süsü verenlerin akıbetini size burada uzun uzun anlatacak değilim.

*

Ben ne dersem o, yok… O devirler geçmişte kaldı. Vatandaş, millet ne derse o devri var artık. Seçilmeden önce, koltuğa oturmadan önce ‘biz bu şehri sizinle beraber yöneteceğiz!’ diyeceksin, sonra da o insanlara sırtını döneceksin, onları yok hükmünde sayacak, görmezden geleceksin, telefonlarına bile çıkmayıp, randevu bile vermeyeceksin. Olmaaaaazz, yanlııışşşş!

Bunu yapanların, havalara girenlerin akıbetini, kimler olduğunu burada uzun uzun yazmam gereksiz. İsterseniz bunun içine bazı belediye başkanlarını, belediye başkan yardımcılarını, belediye meclis üyelerini de katabilirsiniz, sakınca yok!

*

Kim gücüne güveniyorsa, bilmeli ki devran dönüyor. Hani keser döner sap döner, gün gelir hesap döner derler ya, bizimkisi de o hesap işte. Zaman çabuk geçiyor çünkü. Ve zaman insanları öyle yargılıyor ki, anlatması uzun sürer.

Adaletsizlik, ucuz kahramanlık, güce sığınıp krallığını ilan edip, ‘beni buraya falanca gönderdi’ düşüncesinden hareketle, bu şehri yönettiğinizi düşünürseniz, bunun kıyamete kadar süremeyeceğini de hesap etmeniz, düşünmeniz gerekiyor.

Hüsran günleri yakanıza erken yapışır! Ve sizi gittiğiniz yere kadar kovalar, yakanızı bırakmaz.

*

Koltuklar kimsenin babasının malı değil. Koltuklar, makamlar gelip geçici, baki olan devlet. Onu beğenme gönder, bunu beğ3enme kapının önüne koy, berikini beğenme salıver gitsin, ötekini beğenme alaşağı et, ama nereye kadar.

Bak, getirdiklerin bile sapır sapır döküldüler, çekip gittiler. Hani bir dizi vardı televizyonda, sanıyorum Reşat Nuri Güntekin’in romanından uyarlanmıştı, ‘YAPRAK DÖKÜMÜ’ diye. Şimdi yaprak dökümü oynanıyor. Hem de reyting rekorları kıra kıra…

Giden gidene. Tutamıyorsun birini. Getirdiklerin de kamuoyunda kabul görmüyor. Bir dışarı çıksan, bir eleştirilere kulak versen, bak hakkın9da neler konuşuyor insanlar, neler…

Ama dışarı çıkmazsan, kulağına pamuk tıkarsan tabi ki söylenenleri duymayacaksın ama gerçekleri görmek, duymak bu kadar da zor olmasa gerek.

İlk intiba, ilk izlenim belki hanenize o sıralar kazanç olarak yazıldıysa da, aradan geçen 5 ay içinde kârdan zarara geçtiniz, hatırlatayım dedim.

Bak, partinize bile zarar veriyorsunuz. Sanmayın ki size gönül verenler, size ümit bağlayanlar, sizden medet umanlar sizden yaka silkmeye başladı, sizden şikâyetlerin ardı arkası kesilmiyor. Size oy verenler bile, ‘Elim kırılsaydı da oy vermeseydim’ demeye başladılar.

Tepkileri üzerinize çekiyor, şimşeklerin sayısını artırıyorsunuz.

Şimdi bir müsabakadasın sayın başkan, ama unutma, bu maçın rövanşı yok!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.