2015-11-14 08:44:21

Ben sana mecburum, sen bana mahkûm!

Editör

14 Kasım 2015, 08:44

  

Altın kapının gümüş kapıya işinin düştüğünü unutmayın! 'Ben 24 ayarım. Senin ayarın düşük, beni satsalar fiyatım düşmez, ama seni bakır fiyatına alırlar' diye böbürlenmeyin! Bu devirde herkes birbirine muhtaç.

Komşu komşunun külüne nasıl muhtaç ise, toprak suya, yılan deri değiştirmeye, aslanlar leşlere, insanoğlu sevilmeye, sayılmaya muhtaç ise, yazar okura, okur da yazara muhtaç.

Biri olmadan biri olmuyor işte.

Hemen yazın, hemen yorum yapın, okuyanınız yoksa hikâye. Ne kalemi, kalem mi kaldı, bilgisayarınızın tuşlarından kan damlasa da, okuyucu kitleniz olmadığında yazdıklarınızı ancak siz okursunuz.

*

Tersini de düşünün, okurun, bilgi edinmek isteyenin, habere ulaşmayı amaçlayanında sizin yazılarınıza ihtiyacı olduğunu, muhtaç olduğunu bilmiyor değiliz yani.

Demem o ki, sen bana mecbursun, ben de sana.

İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız!

Birbirimizi tamamlıyoruz, sen olmazsan benim bir yanım eksik, ben olmazsam senin bir tarafın noksan!

*

Bahçenin çiçeği yoksa bağın asması-üzümü yoksa, ağacın meyvesi yoksa, daldaki bülbülün sesi yoksa, ateşin dumanı yoksa, gülün dikeni yoksa, armudun sapı üzümün çöpü yoksa, televizyonun olup da kumandası yoksa, gazeteciyim-yazarım diye geçinip, iki satır yazacak kadar aklın, zekan yoksa, yaşamanın ne anlamı kalıyor ki.

Hani reklam filminde diyorlar ya, 'Hayatın rengini alsan, geriye neyi kalıyor ki...'

O hesap yani.

Toprak suya, ben de size muhtacım sevgili okurlarım! Allah yokluğunuzu vermesin. Sizler olmazsanız, benim kilom kaça. Bizleri var eden, ayakta tutan, her gün yazı yazmaya zorlayan, teşvik eden sizlersiniz.

Ben size mecburum.

Sizi sevmeyenin Rusya'dan ölüsü gelsin de yedi yerde selası verilsin! 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.