Zaten bizim meslek bu yüzden irtifa kaybediyor. Sen birini eleştiriyorsun, belgeli ya da belgesiz, her neyse, ben o adamın, o kurumun, o markanın avukatlığına soyunuyorum.
Seni hiçe sayarak, seni yok sayarak!
Bu yüzden gazetecilik yerlerde sürünüyor.
Kimsenin kimseye itibar ettiği yok.
Kimsenin kimseye güvendiği yok. Yanında bir türlü, arkandan başka türlü…
Bu sebeple gazetecilik artık dördüncü kuvvet olmaktan çıktı.
*
Eleştirilmeyecek insan yok.
Ha, birini savunurken, sebep ve sonuç ilişkisine bakacaksın! O eleştiriye kim çanak tuttu, kim zemin hazırladı, kim işin rengini ve boyutunu büyüttü. Neden o yazılar, o eleştiriler çok boyutlu hale geldi?
Buna bakmak lazım.
Birini översin, öteki dövmeye kalkar. Birini eleştirirsin, öteki seni çarmıha gerer, hedef gösterir!
Sırf aferin almak için!
O sebeple bir kıymeti harbiyemiz yok insanların yanında.
Gelenin keyfi için de geçmişe kalkıp küfretmek bizi bu hale getirdi.
*
Özetle, herkesin eleştirisi, yorumu kendine. Saygı duymak gerekiyor. Kurumlar, makamlar, etiketler, ünvanlar ve kişiler gelip geçer.
Ama biz buradayız ve kırk kişiyiz!