Vali dersen, vali...
Siyasetçi diyorsanız, en tepesinden en tabanına kadar olanı...
Yerel yönetici ise mesele, üstlendiği sorumluluk gereği, seçilmiş olmayı da aklından çıkartmadan sonuna kadar hizmet...
Sivil toplum kuruluşu kanaat önderi derseniz, onlar da üzerlerine düşeni yapacaklar.
Bu günlerde hedef tahtası haline geldiler ama akademisyenler diyorsanız, hani şu sayın Cumhurbaşkanının söylediği tipler, karanlık olmamak kaydıyla akademik kariyeri olanlar, karşılıksız sevecekler bu ülkeyi, bu şehri...
Vatandaşı, gazetecisini ileri sürerseniz, yükümlülüklerini yerine getirmekle mükellefler.
*
Hani ormanda yangın çıkmış.Alevler ormanın dörtbiryanını sarmış iken, küçükbir serçe yakındaki gölden gagasına sualıp ormanın üzerine bırakıyor.
Bir değil, iki değil, üç değil. Sürekli su alıp, ormana boşaltıyor ki, yangını söndürebilsin. Katkı babından.
Ormanın yanışını çaresizlikleseyreden hayvanlardan biri,alaycı bir tavırla bağırmış:
'Ne o,ormanı birkaç damla su ile mi söndüreceksin?'
Serçenin verdiği cevap çok manidar olmuş;
'Benim elimden gelen bu...'
*
Bundan çıkarılacak ders, alınması gereken ibret, hangi şartlarda ve nerede olursak olalım, olağanüstü bir durumda herkes ama herkes bilinçli olarak elinden geleni yapmalı ve olaylara, insanlara seyirci kalmamalıdır.
Siz de, şayet bu toprakları seviyorsanız, yüreğinizde vicdanın bir kırıntısı dahi kalmışsa, Allah rızası için bu şehre, bu insanların taleplerine, beklentilerine kulak verin, seyirci kalmayın, atandığınızı, seçildiğinizi unutmadan elinizden geleni yapmaya çalışın!
Atanmışı, seçilmişi, sıradan vatandaşı...
Başka Maraş, başka gidecek yerimiz yok çünkü!