Aradan epey zaman geçti, köprülerin altından çok sular aktı. Dengeler değişti, tarihler, isimler gündem belirledi. Ama yazı siteye giremedi bir türlü.
Eksiklikleri, fazlalıkları ile kusura bakmayın!
*
Adının önemi yok, bir siyasi partinin teşkilat başkanı ve şürekâsı, yaklaşık 15 kişilik bir gurup, o partinin genel başkanı ile görüşmek üzere genel merkez binasına girerler.
Gidebilirler ki, en doğal haklarıdır.
Neticede bir siyasi partiyi, o partinin başkanlığını temsil ediyorsun, gidebilirsin… Buna kimsenin itiraz edeceği yok, olamaz da…
Geçtiğimiz haftalarda, cumartesi günü giderler.
Giderler ama il yönetiminde olanların yarısının yönetimle alakası yok, çakma…
*
Neyse…
Giderler ama hiçbir genel başkan yardımcısı (biri hariç) kabul etmez. İşimiz var derler, baştan savarlar, yerinde yok de, dedirtirler, duymazdan gelirler, içerde misafir var, görüşmemiz mümkün değil, dedirterek görüşme taleplerini askıya alırlar…
Falan fıstık…
Tabi arkadaşlarımızın, canı sıkılır.
*
Ancak… Allah’ın hikmeti, lütfu işte, neticede genel başkan ile bir 5 dakika görüşme nasip, kısmet olur.
Ancak genel başkan soğuktur. Buz gibi içerisi… ‘Falanın yanında yer alanların defterini düreceğim, öncekiler gibi…’ diyerek belki de çay bile ısmarlamadan kapıyı gösterir.
Bizimkiler, arkalarına bile bakmadan, bozuk moralle, yıkılmış hayallerle gerisin geriye genel merkezden dışarı çıkarlar. Tabi moraller yerlerde sürünüyor, karizma ile beraber…
*
Şimdi soracaksınız. ‘Yahu adamı çıldırtma, deli etme! Bu hangi siyasi partinin teşkilat başkanı, hangi genel başkan teşkilata kapıyı gösterdi, kimi ve neden azarladı?’
Ben bilmem abi, merkez bilir.