İnsan bilmediğine, tanımadığına yabancıdır. Düşman demek biraz ağır kaçar da, yabancı diyelim de maraza çıkmasın!
Senelerdir tanırdım, iyi adamdır, düzgün adamdır dersin de, zamanı vakti geldiğinde, birde bakmışın, iyi dediğinin, harika insan diye tarif ettiğinin, ‘bundan zarar gelmez’ dediğinin içinden canavar çıkmış.
Meğer koynunda yılan beslemişsin.
Meğer insan dediğin canavarın ta kendisiymiş. Dişi de tek miydi, fark edemedim.
Çünkü bakmadım!
*
“Sarımsağı gelin etmişler, altı ay kokusu çıkmamış…”
Bu, Ticaret Lisesinde okur iken, edebiyat öğretmenimizin verdiği bir kompozisyon konusu idi. Ne demekti. Hiç sarımsaktan gelin olur muydu, üstelik de her gün kokusu her yana yayılan sarımsak kokmak için neden altı ay bekleyecekti.
Bize saçma sapan gelse de…
Anlatacaktık bunu. Sarımsak ve gelin ne alaka? Ama olsun, kompozisyon konusuydu, bizden bu veciz sözü aydınlatmamız isteniyordu.
*
Bir dizi film seyrediyorum televizyonda. Oyunculardan birisi şöyle bir cümle sarf ediyor, “Deveye hörgücü, kaplumbağaya kabuğu ağır gelmez. Ama insanoğluna ne ağır gelir?”
Cevap şu; “Gölgesi… Çünkü insanlar tüm günahlarını gölgelerinde taşırlar!”