Bakıyorum, bazı hayır kuruluşları gariban, yoksul, bakıma ve ilgiye muhtaç aileleri, çocukları, yetiştirme yurtlarında kalan yavruları giydirerek büyük sevap işliyor, onların hayır duasını alıyorlar.
Giydirenlerden, onları açıkta bırakmayanlardan, üşümemeleri için mağazalarında, ellerinde, evlerinde ne varsa o insanlara bağışlayan, hediye eden herkesten Allah razı olsun.
Hele şu soğuk kış günlerinde, yağmurla beraber karın da gelmesini beklediğimiz şu günlerde, üşüyen, titreyen insanlara el uzatmak, bir kazak, bir gömlek, bir ayakkabı, bir palto ve kaban hediye eden gazeteci dostlara, hayır kurumlarına, vakıflara tabi ki minnet borçluyuz.
‘Ne verirsen elinle, o gider seninle’ diyenlerin bir bildiği vardır mutlaka.
*
Peki…
Biz gazeteciler ne yapıyoruz!
Biz de hak edenlere, layık olanlara giydiriyoruz! Yani vatandaşın beklentilerine cevap vermeyenlere, telefonlarına çıkmayanlara, gördüğü halde görmezden gelenlere, suratı mahkeme duvarı haline gelenlere, kibrinden ve egosundan başka gözü bir şey görmeyenlere, vatandaşa tepeden bakanlara, verdiği sözü tutmayanlara, ‘kapımız herkese açık, buyuran gelsin!’ dedikleri halde, kapıları kapatanlara, falan falanca girmesin diye talimat verenlere, insanları ayıran, renk, ırk, millet ve din farkı gözeterek ayrımcılık yapanlara giydirmek boynumuzun borcu olsun!
Sırf insanlık namına, üşümesinler, şu soğukta hasta olmasınlar diye…!!!
“Kimler bunlar, isim ver!” derseniz, saydık (saydırdık) işte hak edenlere, layık olanlara!
Daha fazla yazarsam maraza çıkacak!