Bir kere, azimli, kararlı, ısrarcı, dava adamı rolü ile işinin hakkını veren bir siyasetçi olarak kaldı belleklerimizde.
Düşünün… Ortada seçim meçim yok, ancak kentin gündeminde ne varsa, nerede ise o gündem, bakıyorsunuz karşınızda Ali Öztunç. O günkü basın açıklamasında başarılı bulduğumuz CHP İl Başkanı sayın Esat Şengül’ün dediği gibi, mübarek siyasetçi değil, ‘atom karınca’
Bir orada, bir burada. Üstelik de insanlara onu her geçen gün daha çok tanımaya, sevmeye başladı. Bunu hissediyorum, duyuyorum, görüyorum.
*
Tabi herkesin bir hesabı olduğu gibi, her siyasetçinin de bir hesabı, beklentisi var yarınlara yönelik. Bu da siyasetle uğraşan herkesin en doğal hakkı. Bir bağı buduyorsanız, sürüyorsanız, üzümü yeme hakkını kendinizde görürsünüz. Ki buna da kimsenin itiraz edecek hali yok.
Ülkemiz, şehrimizi son iki aydır önemli gündem maddesi ile boğuşuyor.
Önce Sivricehöyük Mahallesi civarına konuşlanacak ikinci Çadırkent olayı gündeme geldi. Kabul gördü görmedi, başarılı oldu olmadı, ancak hem partisinin tepkisini, hem bireysel düşüncelerini haykırdı, yeri geldi isyan etti, yeri geldi neden olamayacağını, olmaması gerektiğini lisan-ı dille izah etti. Bir tepki, bir eylem, bir düşünce platformunda bulundu neticede. Ses getirdi açıklamaları ile.
*
Sonra 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Bazı siyasi parti temsilcileri suskunluğunu korur, teşkilata bile girmeye korkarken, çekinirken, sayın Ali Öztunç, İl Başkanı ile oluşturduğu uyum nedeniyle gür sesle haykırdı sorunlara. Sessiz kalmadı, çığlıkları çok ötelerden duyuldu.
Lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile demokrasi nöbetine karşılık verdi, hükümetin yanında yer aldı. Çünkü mesele vatanın bütünlüğü meselesiydi, ki gerisi teferruattı. Mesele bayraktı, mesele demokrasiydi, mesele egemenliğin üstünlüğü idi.
Demokrasiye evet, darbeye hayır diyerek destek verdi. Olması gerekeni, doğru olanı yaptı. Bu davranışı bile parti içinde ve kamuoyunda olumlu puan almasına yaradı.
*
Sonra Elbistan ve su meselesi çıktı ortaya. Her kafadan bir ses çıktı, kimisi 35 bin dedi, kimisi 50 bin, kimisi de 60-70 bin. Kendi ifadesiyle hastanelere başvuru sayısının 90 bin olduğunu söyledi. Tabi aynı kişi birkaç kez girip çıktıysa, bu rakam normal. Yoksa Elbistan’ın nüfusu ne ki…
Mikroplu sulardan içenler kendilerini hastanelerde buldular. Burada kimlerin hastane koridorlarını dolaşıp, ‘Sizi bile bile zehirlediler, bu işin sorumlusu büyükşehir belediyesidir’ diyenleri de biliyoruz.
Maksat büyükşehiri ve Başkan Fatih Erkoç’u yaralamak, sağlık sorunları üzerinden sivil darbe yaparak Erkoç’u yıpratmak, arkadan hançerlemek, intikam almaktı.
Kim derseniz, onu da siz bulun!
Öztunç, Elbistan’da yaşananları çıplak dille basın mensuplarına anlatırken bile heyecanını gizlemekte zorluk çekerken, bir yandan da basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevap verirken, güven veren yanını ortaya koyuyordu.
Yarın seçim olsa yeniden aday olur mu, olmaz mı (ki olabileceğini söyledi) o kendi sorunu. Ancak CHP’nin sayın Ali Öztunç gibi donanımlı, bilgili, dava aşkı güden birine ihtiyacı olduğunu buradan belirtmek istedim, o kadar!