Tanıdığım, Tıp Fakültesi için zamanını harcayan, uykularını yitiren, çabalayan, çırpınan Prof.Dr. Cengiz Dilber, yeni rektör ile anlaşamadı. O Dilber ki, Tıp Fakültesinin bu günlere gelmesi için gecesini gündüzüne katmıştı.
Zaten yeni rektör sayın Durmuş Deveci de, rektörlük seçimlerinde eski patronunu desteklediği için Dilber'i kapının ağzına koyacaktı. Şayet kalsaydı görevinde, rahat ve huzurlu çalışamayacağı gibi, verimli de olamayacaktı.
Kaldı ki kimsenin de rahatlıktan, huzurdan ve verimden beklentisi yoktu. 'ya benimsin, ya kara toprağın' der gibi, bu mantıkla gittiği için herşey, Cengiz Dilber de gitti, 'sizinle çalışamayacağım' deyip, bıraktı görevini.
Şimdi Fakültenin yeni patronu, yeni başhekimi, Mahmut Tokur isimli bir arkadaşımız.
Allah hayırlı eylesin, dilerim ve umarım başarılı olur.
*
Sayın Durmuş Deveci, zaten ilk icraat olarak basın müdürü sevgili kardeşimiz Akın Ozan'ı Afşin'e sürgüne göndermekle yapmış, varlığını hissettirmeyi başarmıştı! Ne büyük icraat!
Daha önce de yazdık, üniversitenin bir tonla sorunu varken, çözüm beklerken, (Şimdi bunları tekrarlayıp kafanızı şişirmek istemiyorum) tuttu, bir memuru sürgüne göndermekle başladı işe.
Millet de, "Abooooo, valla rektör hızlı başladı!" yorumları yaptı.
Mahkeme kadıya mülk değil. Kimler geldi, kimler geçti.
Gelen gidecek, konan göçecek. Ve bu kural hiç değişmeyecek.
Hayırlı icraatlar sevgili rektörüm!