Koronavirüs de öyle. Otur masaya diyorsun, ‘Ben oyuncuyum ama oyun oynamam. Ben yöneticiyim, yönetirim, oynatırım!” diyerek kendine yer arıyor.
Adeta bizimle dalga geçiyor!
Yapılarda, değerler ve inançlar açısından da düşündüğümüzde, ki buna özel hayatlar da dahil, bir kaos ortamındayız. Zira pandemi denen illet, insanların hayatını alt üst etti, yaşam biçimini değiştirdi, birçoklarının da psikolojisini bozdu, yaşamsal dengelerini yerinden oynattı.
Aslına bakılırsa, yalnız yapılarda değil, zihniyetlerde de büyük bir karmaşa yaşanmakta. Doğru ile yanlış, haram ile helal, adalet ile zulüm arasındaki çizgi kaybolmuş. Bu manada anlam ile anlamsızlık da anlamını kaybedenler safına karışmış.
*
Dikkat edilirse giderek artan boyutta inanca, cinsiyete ve var oluşa yönelik eleştiriler de artmıyor değil. Dahası, kaynaktan çıkan doğal suya neyin karıştığı, insanoğlunu ne yiyip ne içtiği de kimsenin umurunda değil artık!
Kimse kusura bakmasın, her şeye aç, her muameleye muhtaç, yarı evcil yarı köle olmaya müsait bir insan tipi ilgi görüyor, gözde sayılıyor! Bu vaziyet, geleneksel ve toplumsal kuralların bireler üzerindeki etkisini sıfırlamış, kültüre ve ahlaka rehberlik eden geleneksel normların önemini yitirmesine neden olurken, şu lanet olası sosyal medya vasıtasıyla şahıs ve diğer kesimler arasındaki sosyal bağlar, ilişkiler de giderek zayıflamış vaziyette.
*
Bizim en büyük eksikliğimiz, eleştirilere olan tahammülsüzlük! Kimse kaşının üzerinde gözünün olduğunu kabul etmiyor! Doğru söylesen bile, adamın yedi sülalesine küfretmiş gibi geliyor. Zahmet edip de yüzünde kaşının, gözünün yerini belirlemekten aciz!
Hayırdır inşallah!
*
Kesin olan şu ki, kesin inançlar, katı kurallar, kara sevdalar ve sert gelenekler bile esneklik kazanırken, hiçbir şeye karşı insanlık sigortalı değil. O hale geldik ki, hiçbir anormallik insanları, bizleri şaşırtmıyor, çünkü yerine sayılıyor günümüzde! Çünkü insanlar normal değil artık!
Şu pandemi adı verilen lanet olası virüs, insanlık açısından Azrail’in ayak sesleridir!
Başlıkta da yazdım ya, ne doğa, ne virüs ve en önemlisi de zehir akan, doğayı kirleten, insanların yaşam kalitesini sıfırlayan, virüs kadar tehlikeli hale gelen Aksu Çayı kumar masasına oturmuyor bir türlü. Çünkü sevmiyor kumar oynamayı.
Ancak ne gariptir ki, kazanan da hep o oluyor!
Çünkü rakipleri pısırık!
*
Binaenaleyh, mamafih, velhasılı kelam, hülasa ve faraza…
Pısırıklar dedim yetmez, ama evet! Ve o kadar da korkaklar…
Biz bu kumarın adına Rus Ruleti diyoruz!