2013-02-25 08:51:33

Dursun uyan, zengin olduk!..

Editör

25 Şubat 2013, 08:51

 

Vahşi Batı’da beyazlar ve Kızılderililer ile olan savaşlar sırasında, yerel eyalet hükümeti bir bildiri yayınlar ve her Kızılderili kellesi için 500 dolar ödül koyduğunu ilan eder.

Tabi ilan büyük ilgi çeker.

Karadeniz’in zeki insanları Dursun ile Temel, ilanı duyunca, tam teşkilat silahlanıp Amerika’ya giderler ve Kızılderili aramaya başlarlar.

Günlerce dağ bayır demezler, dolaşırlar Kızılderili izi sürerler.

Ama nedense önlerine bir türlü Kızılderili çıkmaz.

Tam ümitlerini kesmişlerken, yine uzun bir arayışın ardından yorgun düşerler ve bir ağacın gölgesinde moralleri bozuk iken, uykuya dalarlar.

Belli bir süre sonra Temel gözünü açar. Açar ki ne görsün, karşısında oklarını ve mızraklarını kendisine çevirmiş, zafer naraları atan, en az 50 Kızılderili var.

Temel sevinçle Dursun’u dürtmüş; 

“Dursun kalk lan kalk, zengin olduk, zengin!” demiş.

*

Bugünkü yazıya bir fıkra ile girdik. İstedim ki önce moraliniz yerine gelsin, bir kendinizi toparlayın, işinize neşe ile başlayın.  

Şimdi de diyeceklerime kulak verin!

Biz yazıları yazdıkça, gazete veya site fark etmiyor, biraz fincancı katırlarını ürküten cinsten olsa gerek, arkadaşlarımız, dostlarımız soruyor;  “Yazıların bıçak gibi iki tarafı da kesiyor, sana iyi diyen, yazılarını beğenen kadar senden nefret edenler de çıkıyor. Kulağımıza kadar  geliyor, yer yer iftira, bunca küfür, bunca hakaret, nasıl dayanıyorsun!”

Ve ekliyorlar; “Hal böyle iken, kimseye canın cehenneme demiyor musun?”

*

Evet, bu tür söylemler geliyor kulağıma. Ya da karşılıklı otururken, sohbet ederken, insanlar bunu söylüyor yüzüme karşı. Şaka yapıyorum tabi onlarla.

Olsun, söylesinler. Yel kayadan ne götürür. Allah başka türlü iftiralardan korusun!

Şunu diyorum onlara, Ertuğrul Özkök gibi derim kalın benim.

Allah, duygu, tevekkül, sabır ve tahammül dağıtırken, bana karşı çok cömert davranmış.

Hatta Yener Atlı ve diğer samimi olduğuna inandığım dostlarım, benim sinirlerimin alanmış olduğunu söylerler. Hz.Eyüp sabrı var bende.

*

Ha, onu söyleyenleri, arkamdan kuyumu kazanları da biliyorum.

Ama cevap vermiyorum onlara.

Çünkü adam yerine koymuyorum. “İt ürür, kervan yürür!” diyerek kestirip atıyorum.

Başkaları şunu demiş, bilmem kimler şunu yazmış, cevap vermem. Hani bildik söz ya, bir söze bakarım, bir de söyleyene. Adam mı diye…

O hesap işte.

Kompleksi biri değilim. Bu tür mahlûkatlara yukarıdan baktığımda onları bir bit, bir pire kadar görüyorum ve cevap vermeye layık görmediğimden, sesleri de pire kadar, bit kadar çıkıyor.

Sözün özü, söylenene değil, söyleyene bakarım.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.