Malımız, canımız Allah’a emanet. Hayır ve şerrin Allah’dan geldiğine inanıyoruz. İnandık, iman getirdik. Aksini düşünmek bile insanı dinden çıkartır. Maazallah!
Bir yere gittiğimizde, yanımızda taşıyamayacağımız eşyamızı emanete bırakırız, ya da güvendik bir adrese, arkadaşa, dosta bırakırız, ki, ‘gelince alırım’ deriz.
Havaalanlarında, otogarlarda bıraktığımız emanete de para öderiz. Kimse kimseye beleş öpücük vermediğine göre, emanetin bile biri bedeli, karşılığı var değil mi cancazım!
Artık öyle bir devirdeyiz ki, emanetlere bile güvenilmiyor. Emanete alan bakıyo6r, kontrol ediyor, herhangi bir tehlike, sıkıntı yaratacak durum varsa, ‘ede kusura bakma, alamayız!’ diyerek geri çeviriyorlar.
*
Cumartesi günü kongreye gidecek olan Ticaret ve Sanayi Odasının eş başkanı (iki yıllığına- dönüşümlü) sayın Serdar Zabun kendisine yakıştırdığım ‘emanet başkan’ lafına alınmış.
Alınma sayın başkanım.
Ben de emanetim.
Hasan da, Ayşe de, Fatma da, Hüseyin de, Ökkeş de, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan da, Başbakan sayın Binali Yıldırım da…
Emanetiz işte. Bugün varız, yarın yokuz. Ölümlü dünya… Faniyiz hepimiz.
Alınmak gücenmek yok.
Bak, alınırsan, gücenirsen, ben de alınırım, gücenirim. Benim de canım var, ben de insanım. Bilirsin, seni severim, karakterini, beyefendiliğini takdir ederim, bunu her yerde de söylerim.
Mesele o değil ki azizim.
*
Neyse…
Cumartesi günü hayırlısı ile genel kurul var. Çıkacak sonuçtan dileriz hak eden kazanır, Kahramanmaraş kazanır, sanayi ve iş dünyası kazanır.
Allah’a ‘emanet’ ol sayın Zabun!