Türk filmini izlediyseniz geçmişte, içinde herşeyi bulmuş olmanız gerekiyor; aşk, intikam, hırs, aldatma, ihanet, devlet malına zarar verme, yüz kızartıcı suçlar vs..
Eskiden bizler Dallas’ı, Flamingo Yolu’nu izlerdik, şimdiki dizilerin onlardan farkı yok, hatta o kadar ileri götürdük ki, batı ve özellikle Arap ülkeleri bizim dizileri alıp seyrediyorlar.
Çünkü ne ararsa buluyorlar içinde. Arapları bile kendimize benzettik ya, helal olsun bize!
*
Gelelim Kontes’e…
Hani şu kimin öptüğünü merak ettiğiniz, güzel mi çirkin mi bilemediğimiz Kontes olayına umumi istek üzerine devam ediyoruz.
Ne çok da merak edeni varmış.
Sordular, soruyorlar sürekli. Yolda, cafede, toplulukta, herhangi bir toplantıda, “Kontesi anladık da, öpen kim. Kont mu, kont ise o kim, siyasetçi diyorsun adı sanı ne!”
Haaa, işte orada duracaksınız!
Durmasını biliyorsanız! O kendisi çıkacak meydana, ya açıklama yapacak, ‘Kontesi öpen kont, yani siyasetçi benim, bir sakıncası mı vardı?” diyecek.
Diyebilecek!
Öper mi, öper! Öptüren olduktan sonra, eh öpen birileri de her zaman, her yerde çıkar.
Hele hele siyasetçi ise, daha başka öper!
Diyeceksiniz ki, “Ne yani, siyasetçinin öpmesi farklı mı olur, padişahın püsküllü oğlu mu ki siyasetçi, o hakkı kendisinde bulur, ya da buluyor!”
Tamam da, biz kimsenin kimseyi öpmesine karışamayız ki… Kendi bileceği iş, sonucuna da kendi katlanır, faturasını da kendi öder. İsterse ka de ve’sini de ödeyebilir ki, bizce, bence sakıncası yok.
Öpene de, öptürene de helal olsun!
Ne Kontes’miş be…