Tamam inandık iman getirdik de sevgili adaşım, kıymetli dostum Mehmet Kuruçay, biliyorum, mesleğinde uzmansın, sözünün üstüne söz, yorumun üstüne yorum yapmak haddimiz değil.
Ezber bozup, ortaya attığın iddia ile ortalığı karıştırmışsın amiyane tabirle. Peki, Trabzon bulvarından, şehrin yazı yüzünden şehir merkezinden geçmedi de, bu kadar yıkım neden oldu?
*
Bir ara kuşkulandım, uzmanlara gittim, doktorlara baktırdım, dünya kadar para verip bir güzel ölçtürdüm, benim beynimden de geçmemiş fay hattı. Geçmedi de bu zalım fay hattı bize gıcık mıydı, bize garezi mi vardı, bizden ne istiyordu durup dururken.
Ne ettiğimiz, ne tuttuğumuz vardı kendine.
509 senedir kış uykusuna dalmış, enerjisini boşaltmak yeni mi aklına düşmüş. Aklın soyha çıha inşallah fay hattı!!!
*
Sevgili Mehmet Kuruçay’ın ezber bozan iddiasından sonra beni bir düşünce aldı. DSİ’de 33 yıl dirsek çürüten, 20 sene de Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanlığı yapan adaşım, hiç kimsenin bu şehri, şehirde oturanlar kadar tanıyamayacağını söyledi ki, elhak doğrudur. Şunu söyledi; ‘Bindirme zonlarını diri fay gibi gösterip bu şehri katletmeye, kötürüm ve özürlü hale getirmeye çalışmanın kimseye yarar getirmeyecektir. Şehrin idarecilerinin acilen bu konuya önem vermeleri gerekiyor!’
Şu tespiti de doğruydu; duvar çatlağına bile ağır hasar verildi bu şehirde. Çapsız, yeteneksiz, acemi, daha çırak bile olmayan bacak kadar oğlanlar geldi, küstah hareketlerle, elleri cepte, ağızlarında sigara, daha konutlara bakmadan, içeri bile girmeden, katlardan birini kontrol dahi etmeden, bastılar ağır hasarlı etiketini.
Çizik bile olmayan binaların bulunduğu alanlara ‘uygun olmayan alan’ denildiği için kıyamet kopuyor. Bakın, geçtiğimiz günlerde orta hasarlı bina sahipleri, hem şehir merkezinde, hem de Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Mehmet Özhaseki geldiğinde eylem yaptılar, seslerini duyurdular, mağduriyetlerini isyana döktüler.
Millet isyanda, karşılarına kim çıkacak, ne cevap verilecek insanların isyanına, taleplerine.
Dikkat edin, bir tane siyasetçi yanlarında olacak mı, ‘Durun! Ne yapıyorsunuz, biz sizin sorununuzu çözeceğiz, bunun için seçtiniz bizi, merak etmeyin!’ diyecekler mi?
Şaka yaptım tabi ki…
*
Zaten fay hattı Doğukent dibinden, Şehir Hastanesi altından da geçmiyordu. Binalar, yüzlerce işyerleri, işletmeler, fabrikalar da durup dururken yıkıldı, onlarca insan hayatını kaybetti, milli servet enkaza dönüştü, insanlar açıkta kaldı, kiralar vicdansız, Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz ev sahiplerince tavan yaptı, kiralık veya satılık ev bulmak tarihe karıştı.
Ulan fay hattı, yaktın bizi zalımın dölü!