2012-07-09 09:37:29

Gazeteciden sırdaş olmaz!

Editör

09 Temmuz 2012, 09:37

Bu başlıktaki yazıyı Vatan’dan sayın Mustafa Mutlu yazınca, “Benim başım kel mi, bu meselede iki kelam etmezsem, çatlar, ölürüm!” deyip geçtim bilgisayarın başına, başladım tuşlara dokunmaya.

Öteden beri derler, müfettişten, gazeteciden, siyasetçiden dost olmaz diye…

Hatta buna askeri, polisi, hakim ve savcıyı da eklerler de, amanın aman deyim, bu meselede iki kelime etsem, ne olur ne olmaz, yarın karşılarına çıkarım da, “Gel lan buraya, sen bize kafa tutan yazı yazmıştın, gör bak ebeyin damını!” diyeceklerinden emin olduğum için, vazgeçtim.

*

Her ne kadar içinde kırıntıdan ada olsa gerçek payı var, lakin çok da abartılı bir yorum.

Her zaman derim, yazarım, her meslek gurubunda çürük-çarık adam bulunur, bulunacak. Yoksa iyilerin kıymetini nasıl ve nereden bileceksiniz. Sonra, bizim millete deve-diken meselesini hatırlatırsanız, bana hak verecekler.

Allah kötülerin de yokluğunu vermesin!

Ekmek yiyorsak, ayakta kalabiliyorsak, o üçkâğıtçıların, sözde kahramanların, teşhirci ve şantajcı gazetecilerin yüzündendir.

Allah onları başımızdan eksik etmesin! İyi ki varlar…

*

Hakimden, savcıdan, gazeteciden ve müfettişten de dost olur. Neticede onlar da insan.  Ha, görevleri ve sorumluluk alanları ile alakalı derseniz, her mesleğin kendine göre kutsiyeti olduğu kadar gizliliği, ayrıcalığı var ki, bu gazetecilerde daha fazla.

Kimse kimsenin asker arkadaşı değil.

Hele h ele, gündemin ilk sırasındaki bir kişi, bir gazeteciye söylediği her şeyin ‘yayınlanacağını’ bilir, bilmesi gerekir.

Bazen derler, “Bak bunu sana söylüyorum ama aramızda kalsın, yani ne derler, off the recort (yazılmamak kaydıyla) yazma ha, gözünü severim!”

*

İnsanoğlu’na şunu hatırlatmak isterim,  hiçbir gazeteciye yayınlanmamak üzere bir şey söylenmez.

Çünkü, duyduğunu, gördüğünü yazmayan gazeteci, mesleğine ihanet etmiş olur ki, ben bu riski göze alamam.

Ama, dostluğa önem veren biri olarak, dostlarımızın yazılmamak kaydıyla bizlere söylediği özel meseleleri de gazeteme, siteme taşıyacak kadar da alçak, nankör değilim.

Arkadaşınız, dostunuz size inanmıştır, güvenmiştir, sırrını açmıştır, kalkıp da onu deşifre ederseniz, dostluğa helal gelir ki, bu sizin de sonunuz olur.

Bir daha o arkadaşınızın-dostunuzun yanına gidemezsiniz, acınızdan ölseniz gidip de kapısına 2 liralık dürüm isteyemezsiniz.

*

Bana göre yanlış yapan gazeteci değildir bu meselede, o yazılmamak kaydıyla ağzını açıp gözünü yuman, sallamasyon yapandır.

Sonra, iki kişinin bildiği sır, sır değildir bu ülkede.

En önemlisi, gazeteci, kimsenin dostu, sırdaşı olmaz.

Şayet bu ilkeye körü körüne sadık kalırsa, ekmeğinden olur, kendini kapının ağzında bulur.

Ya konuşmayacaksın, ya da sır da olsa, iki kişilik de olsa söylediğin sözün arkasında duracaksın.

Ama en güzeli, ki gazeteciden de bal gibi sırdaş olur, olmalıdır.

Nerede, ne söyleyeceğini hesap edip konuşmak.

Ama laf olsun, torba dolsun diye esip gürlersen, ee, bedelini de ödersin!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.