2014-06-27 11:13:46

Gazetecilik nedir, ne değildir? Ve mahalli seçimin ardından!

Editör

27 Haziran 2014, 11:13

 Dedim ya, bu âlemin delisi benim ya, bizim de artık sonumuzun geldiği söyleniyor ya, bizi de dinozorlar sınıfına soktular, mesleği bırakmamız geldiğini konuşuyorlar ya, yine de akıl vermekten geri kalmıyorum.

Ben iflah olmaz bir adamım çünkü.

Seçimler bitti, üzerinden 3 ay geçti, kimsede kıpırtı, heyecan, pozitif enerji yok. Ve herkes de nedense halinden memnun! Kimse ne ayranım ekşi diyor, ne burnundan kıl aldırıyor, ne de Allah rızası için çırpınalım demiyor, evde kalmış kızın kaygısı dayısına düşermiş misali, sorunları, çözüm önerilerini masaya yatıran biziz.

Fincancı katırlarını ürküten biziz, milleti kış uykusundan uyandıran biziz, rehavet kuyusundan çıkartan biziz, harekete geçiren biziz de, uyarmaya çalıştıklarımızda mı iş yok, ya da medya bu meselede yeteri kadar üzerine düşen görevi mi yerine getirmiyor bilmiyorum, kimsenin kimseyi tınladığı, taktığı da yok aslında. 

Kimse kusura bakmasın, seçim sonuçları dünkü düşüncelerimi değiştirmedi. Değişmesi de mümkün görünmüyor bu gidişle.

Bir kere, gazetecilik ülkeyi yönetme, yönetenlere akıl verme makamı değil. Vermeye kalkışsak sanki dinleyen var! Yönetenlerin hukuka, demokrasiye uygun hareket etmediğini anlama ve icraatlarında kamu yararı arama görevidir gazetecilik. Yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma, haksızlık, akrabaları zenginleştirme gibi uygulamaları görüp, susma yeri ise hiç değildir.

Susan dilsiz şeytan zaten. Ama sorarsan, kimse kabul etmiyor, meslek onların tekelinde, her şeyi onlar bilir, her şey onlardan sorulur, herkes kendilerini takip eder, herkes kendilerini okur!

Hırsızlık, yolsuzluk bir icraat değil, kanserli hücre. Tedavi edilemez ise sağlıkla çalıştığını sandığınız bünyeyi eninde sonunda devirir, mahveder. Tedavi merkezi yargı deseler de, artık onun da pek hükmü, geçerliliği kalmadı.

Şimdi çalan, çırpan, yiyen-içen revaçta, onlar ilgi görüyor, onlar itibar sahibi!

Dürüst adama yer yok bu memlekette. Dürüst adama enayi denildiği bir şehirde, dürüstlük, iyi niyet de para etmiyor zaten!

 Toplumların sağlıklı gelişip büyümesinin de tek ilacı var; özgürlük ve birey haklarının dokunulmazlığı ile yönetenlerin şeffaf ve denetlenebilir olması. Kamuoyu sağlıklı bilgilenme istiyor, lakin istiyor da, o kurumların başındakiler kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorsa, yalan söylüyorsa, işte orada sıkıntı doğuyor. Çünkü herkesin doğrusu kendine…

Kimse siyasi irade karşısında, tepe bürokrasisi karşısında ezik, yenik görünmek ve bu meselede medyada yer almak istemiyor. Sicili bozulur diye… Geleceği, bürokratik ve siyasi beklentileri boşa çıkar, harcanır diye korkuyor. Ve gerçekleri de kamuoyundan, basından saklayarak bir yere geleceğini zannediyor.

 Gazetecinin gerçek görevi, kamunun sağlıklı bilgilenme hakkı kitle iletişim kanallarıyla olur ve gazetecilerin temel görevi de bu kanalları açık tutacak derecede özgür ve yansız çalışmasıdır.

Her ne kadar şimdi medya yandaş ve candaş diye ikiye ayrıldıysa da, yandaşların mumu çabuk sönüyor! Özgür ve güçlü basın herkese, bu memlekete, özellikle bize, bu şehre daha çok lazım!

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.