Zenginlik başka şey de, kalender olmak, dost olmak, candan ve samimi olmak herkesin harcı değil. Apayrı bir meziyet. Öyle zenginler var ki, burnundan kıl aldırmazlar!
Dağları kendilerinin yarattığını zannederler ve hep bulutların üzerinde gezerler.
Çarşıya inmezler, bir cana sine paça içemezler, oturup kebap yiyemezler, dost meclislerine katılamazlar. Haa, diyeceksiniz ki, adamın vakti yok, ne demeye senin paşa keyfin için aylak aylak gezsin, vakit öldürsün!
Tabi bu da sizin fikriniz!
*
Hasan Çam dostumuza geliyorum.
Evet, ÖZÇAM Marketler zincirinin sahibi. Hadi itiraf edeyim, eşimin de vazgeçemediği market. Tüm alış-veriş oradan olur. Ürünleri kaliteli, hesaplı ve ucuz… Zaten sloganı da bu.
Marketini bırakıyorum da, kişiliğine, şahsiyetine geliyorum.
Düzgün insan. Bu günlere alnının teriyle geldi, tırnağı ile kazıya kazıya geldi. Havadan, beleşten, zengin olmadı. Partiden beslenmedi. Azminin, uykusuz gecelerinin mükâfatını gördü. Çok çalışmanın, çok kişi çalıştırmak için uğraş vermenin karşılığını aldı bugüne kadar.
Bir gönül adamı Hasan Çam..
Yunus Emre’nin o ünlü şiirindeki ‘incitme gönül’ şiiri ile özdeşleşmiş arkadaşımız. Bırakın insanı, karıncayı bile incitmekten imtina eden, kaçınan bir duyarlı insan.
*
Üstelik de memleket sevdalısı.
Ticaret ve Sanayi Odası yönetiminde. Aktif bir kişi.
Bugün itibariyle, şehrin en aktif, en güçlü sivil toplum kuruluşu MÜSİAD yönetiminde de görev almış, toplumsal hassasiyetleri olan sağlam karakterli bir kalender dost.
O bakımdan diyorum, takdire ve övgüye layık insanları asla ve hiçbir zaman göz ardı etmemek, onları vitrine taşımak gerek.
Büyüdükçe küçülmesini bilen Hasan Çam kardeşimizi seviyoruz.