Önüne gelen müteahhitliğe soyundu. Ehliyeti olmayan, yeterlilik belgesi bulunmayan önüne gelen inşaat sektörünün içine balıklama daldı.
Hele bir de kentsel dönüşüm adı altında rantsal dönüşüm peyda oldu ki, mantar gibi çoğalan inşaat şirketleri, her karışta karşımıza çıkmaya başladılar.
Geçmişte birçok müteahhidin, inşaat şirketinin başlarına neler geldiğini bilmeyen yok.
Bazıları var ki, dürüsttüler, işinin ehli idiler, ancak alacaklarını alamayınca, bugün sektörden çekilmek zorunda kaldılar. Yani sıfırı tükettiler. Belki de birileri, belki de bunlar bürokratik çevreden kimseler, bir şeyler bekleyerek, müteahhidin alacaklarını ödememekte ısrarcı davrandılar.
Olmayınca, vermeyince, hak ve hukuk yanında adalet de tecelli etmeyince, iyi niyetli, dürüst inşaat firmaları tarihe karıştı.
Şimdi müteahhidim diyenler harıl harıl arsa peşindeler.
Eeee, yok arsa. Kentin batı cephesinde bir avuç arsası olanın yanına yaklaşılmıyor. Neredeyse yüzde 50’yi de geçin, yüzde 60’lara varan payla arsalar müteahhitlere verilirken, aslında o arsayı alan her kim ise, kumar oynuyor demektir.
Ya da ayağına kurşun sıkıyor diyebilirsiniz.
Şunu aklım almıyor, kentin batı cephesinde arsa kalmadı, inşaatlar kuleler gibi yükselirken, acaba diyorum bu insanlar nereden gelip de buralara yerleşiyorlar.
Dışarıdan göç alan bir şehir değiliz. Olsa olsa, gelse gelse ilçelerden gelip yerleşen vatandaşların da bu kadar talebi taşıyacağına ihtimal vermesem de, peynir ekmek gibi satılıyor konutlar.
Hem de yüksek fiyatlara…
*
Arsa paylarının yüzde 50’den fazla oluşu, tabi ki konut maliyetini etkiliyor. Buna denetim firmaların bindirdiği yüzde 5’lik artışı da ekleyin, olan vatandaşa oluyor.
Konutlara güç yetmiyor.
*
Bu şehirde aklı başında birkaç müteahhitlik firması var. İsim yapan, konut kalitesi ile haklı üne kavuşan, güven veren… İçlerinde kapkaççı, sahtekâr olanları da çıkmadı değil. Ancak olan emekliye oldu, işçiye oldu, birikimlerini toprağa yatıranlar oldu, sonu da hüsrana dönüştü.
Sahtekârlar, emeklilerin ümidlerini sömürdüler.
Banka kredisine boğulan işçinin, ya da çalışanların hayallerini suya düşürdüler. Allah onların cezasını verecek, merak etmeyin!
*
Benim endişem, benim derdim, kamuya iş yapıp da parasını alamayan iyi niyetli insanlar. Bile bile batırdılar onları. Birileri rüşvet istedi, ötekisi ‘abi beni gör!’ dedi, berikisi ‘istemem ama yan cebime koy’ diyerek masasının çekmecesini açık tuttu.
Vermeyenler, rüşveti koklatmayanlar mağdur oldular, edildiler.
Ve onların iflas etmesine sebep oldular, birileri…
Kim olduğunu sizlere biliyorsunuz artık!
Allah onların cezasını verecek. Islah etsin diyorum da, bu sistemde, biraz zor gibi…
Çünkü rüşvet çarkı, sürekli dönüyor, sürekli birilerini zengin ederken, birilerini yiyip bitiriyor.
Dürüst çalışana yer yok bu memlekette.
Verirsen, yedirirsen işin yürüyor, tekerin dönüyor.
Koklatmıyorsan, yandı gülüm keten helva!