2020-12-02 13:44:18

İstiklal Üniversitesi ve kapağı atmak!

Editör

02 Aralık 2020, 13:44

Şuna adım gibi eminim, bu yazıyı okuyan bazı dostlarımız alınganlık gösterip, gönül koyacaklar. Hepsine saygım sonsuz. Ama bu şehrinde kendine özgü gerçekleri var, yazmak, kamuoyu ile paylaşmak zorundayım. Niyetim kimse, kimseler değil, ters yüz edilen gerçekler, ilgisizlik… Rahatlıkla söyleyebilirim, vicdanım rahat! Rahat olmayanlar varsa, o da onların sorunu…

*

Kurulduğunda, müjde verildiğinde, toplumun büyük kesimi öğrencisi olduğu kadar altyapısı olmayan bu en büyük eğitim@öğretim camiasının boşa çıkacağını iddia etmişti.

Rektörlüğüne de, 40 senedir tanıdığım, değerli dost insan sayın Prof. Dr. Sami Özgül getirilmişti.

Şimdi Bahçelievler Yerleşkesi içinde, sığıntı gibi desem ayıp kaçar, çirkin düşer, yamalı bohça gibi eğitim öğretim yılını bekliyor, kurulalı aylar olmasına rağmen, net bir yer tespitinin yapılmaması da sanıyorum başta Rektörümüz Özgül olmak üzere, kısıtlı sayıdaki öğretim üyelerinin ve yöneticilerin canını sıkıyordur.

Alternatif yerler üretildi.

*

Ardaya g irip bir tespiti paylaşmak istiyorum. Bu, aynı zamanda kamuoyunun düşüncesi. Ee, ne de olsa biz de kamuoyunun gözü, kulağı, sesi isek, bize zeval olacak değil ya!

Vatandaş şunu söylüyor; “Eğitim yok, yer yok, ama bakıyoruz üniversiteye kapağı atmak isteyenlerin haddi hesabı yok! Ne yani, yangından mal mı kaçırıyorsunuz?”

Bir şeye daha söyleniyor ki, biraz ağır; “İstiklal Üniversitesi arpalık mı oldu!”

Eskiden KİT’ler vardı, (Kamu İktisadi Teşebbüsü) torpili olan, adamını bulan, Ankara’da dayısı olan kendilerini KİT’lerde bulur, rahat ederlerdi. İşe ister gel ister gelmedi, ister çalış, ister çalışma! Sistem oydu!

Evet, biz de vatandaşın sesine kulak vererek soruyoruz, Hiçbir icraatı, eğitimi, yeri yurdu olmayan İstiklal Üniversitesi arpalık haline mi geldi? Çünkü herkes kapağı buraya atmak için can atıyor sanki.

Yahu, bari değerli akademisyen, adam gibi adam Prof. Dr. Sami Özgül’ü rahat bırakın da, ameliyat yapsın, insanların canını kurtarsın, hayır işlesin, insanlar da dua etsin!  Ona da izin vermiyorsunuz, otura otura çürüyecek sayın Özgül.

*

Dilin kemiği yok, vatandaş söylüyor, konuşuyor! Ancak Üniversitede ne olup ne bittiğini çıkıp açıklayan ne siyasetçiler var, ne rektör var, ne bürokrasi… Haydi bürokrasiyi memur sınıfına koyalım, bu sorunları çözecek yegane irade, siyaset iken biri çıkıp da iki kelamla milleti aydınlatmıyor.

Şu gün olmuş, ne yeri belli, ne yurdu. Sadece Bahçelievler Kampüsune sıkışmış, kalmış. Şekerdere üzerindeki eski Onikişubat Belediyesi binası denildi, ses seda yok. Bir şey çıkmadı, çıkacağa da benzemiyor!

Belirsizlik diz boyu iken, şimdi Müftülük ilerisindeki İSKUR’a ait binanın kiralandığı kulağımıza gelen bilgiler arasında. Ballı lokma tatlısı ya, atananlar da oraya yerleştiriliyor. Ne yapılacak, ne yapacaklar, bilen beri gelsin!

Hollandalılara ait özel bankadan maaş al, otur, yat!

Oh ne rahat hayat!

*

Geldik başka meseleye…

Sayın Mahir Ünal’ın desteği ile kurulduğu için, Elbistan’a gideceğine dair söylentiler bile çıktı. Bırakın Elbistan’ı, bir adım bile atılmadı.

Öğrenci kayıtları başladı, devam ediyor. Eğitim öğretim sürecek mi, öğrenciler uzaktan kumandalı eğitimle mi derslerini verecekler, hiçbir şey net değilken, sanıyorum şu aşamada yer bulunmuş bulunmamış çok da fark etmiyor.

Sayın Özgül de kalacak mıyım, gidecek miyim diye bekleyip duruyor!

Not: Bu yazı 4 ay önce gazetede yayınlanmıştı, siteye yeni sıra geldi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.