Tarih öğretmeni, derste öğrencisine sorar; “Söyle bakalım Ökkeş, Kartaca Savaşını kim yaptı?”
Ökkeş ürkek, korkak ve biraz da mahcup tavırla; “Vallahi billahi ben yapmadım öğretmenim” deyince tarih öğretmeni çok sinirlenir, sınıfın kapısını çarparak çıkarken matematik öğretmeni ile burun buruna gelir.
Matematikçi; “Hayırdır hocam, bu ne sinir böyle?” deyince tarih öğretmeni dert yanar; “Sorma birader! Çocuğa Kartaca Savaşını sordum, ‘Valla billa ben yapmadım’ diye cevap verdi. Ben nasıl sinirlenmeyeyim”
Matematik öğretmeni bilgiç bir tavırla başını salladı; “Bunlar böyledir azizim…” der. “Hep yaparlar, hem de yapmadık derler, inkâr ederler!”
Bu cevabı duyan tarih öğretmeni sinir krizi geçirerek düşüp bayılır. Müdürün odasında kolonya ile kendine getirilen tarih öğretmenine müdür sorar; “Hayrola Mülayim Bey, ne oldu da bu hale geldiniz?”
Tarih öğretmeni; “Sormayın müdürüm. Derste öğrenciye ‘Kartaca Savaşını kimler yaptı?’ diye sordum, cevaben; ‘valla billa ben yapmadım’ demez mi. Ben sinirlenerek sınıftan çıkarken matematik öğretmenine rastladım. Durumu anlatınca, o da, ‘Bunlar böyledir işte, hem yaparlar, hem de inkâr ederler’ demez mi. Öfkeden, sinirden düşüp bayılmam ondan” cevabını verir.
Müdür anlayışlı bir tavırla; “Hocam, şu üzüldüğün şeye bak!” der. “Ben iki satır Milli Eğitim Bakanlığına yazı yazarım, Kartaca Savaşını kimlerin yaptığı hemen ortaya çıkar!”
Tarih öğretmeni büsbütün rahatsızlanır, hastanelik olur ve iki hafta tedavi gördükten sonra taburcu edilir.
Evinde dinlenirken postacı sarı bir zarf getirir. Merakla açar zarfı. Milli Eğitim Bakanlığından gelen resmi bir yazıdır bu. Açar ve okumaya başlar, şöyle; “Bu yıl gerekli ödenek olmadığı için Kartaca Savaşları yapılmayacaktır. Bilgilerinize…”