Her nedense, aksine, inadına kazanın altını söndürmek yerine, altındaki odunları çıkartmak yerine, sanki ateşi körüklemek istercesine, benzin dökerek alevlerin yedi mahalleyi sarmasını bekleyenlerin iştahları görülüyor.
Her zaman söyleriz, yazarız.
Gemi karaya vurursa hepimiz batarız.
Ateş bacayı sararsa, mahalleye yayılırsa, içinde yanan sadece birkaç ev olmaz. Alevler, evleri-ormanları, kırsalları, mahalleyi yakarken, kimin AK Partili, kimin CHP’li, kimin MHP’li ve kimin HDP’li olduğuna bakmaz.
Ortaya bir hasar çıkar ama… Hasarı da, zayiatı da büyük olur.
*
Allah devlete millete zeval vermesin de, hükümet kurma çalışmaları, koalisyonlar, ülkemizi sarıp sarmalayana terör eylemleri, kahrolası PKK ve yandaşı HDP, ülkeyi kan gölüne çevirirken, bizim birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekiyor.
Bunu bu günlerde daha çok ihtiyacımız var.
Ateşi yakmasını biliyorsan, söndürmesini de bileceksin.
Altına odun atmak, yangını büyütmek için benzin dökmek marifet değil.
Dikkatli olmak zorundayız, duyarlı ve sağduyulu olmak mecburiyetindeyiz.
Yoksa…
*
Yoksa alevler mahalleyi sardığında bırakın ilk kurtarılacakları, son kurtarılacaklar dahi yanıp kül olacak.
Gemiyi sularda gezdiren ve hedefe ulaştırmayı amaçlayan kaptanların amacı, gemiyi karaya vurdurmamak, yolcuları sağ salim hedeflerine ve menzillerine ulaştırmak iken, birileri çıkıyor, ‘Hayır, sen bu sularda gezinemezsin, bu sular bizim kontrolümüz altında. Kenara çekil’ demek, hem içindeki yolculara, hem de kaptana hakarettir ki, gemi çürük değilse, gemi batmaya meyleden kalitede değilse, kaptan bu işin erbabı değilse, gemiyi su alır ve fırsatını bulduğunda batar.
Battığında da oluşacak hasarın, ölenlerin, hayatını kaybedenlerin ve bu kazadan yara alanların hesabını kimse veremez!
Gazetecileri bile…
*
Siz…
“Memlekette odun çok, kazanın altına odunu da atarız, suyu da kaynatırız, gerektiğinde benzin de dökeriz, yanan olursa da, gam değil” diyorsanız, kesilecek faturaya katlanmak zorundasınız.
Benden hatırlatması…
Ya bu deveyi güdersiniz, ya bu diyarı terk edersiniz.