Büyük olmak, büyük kalmak, zirvede kalabilmek kolay değil. Her başarının, her zirvenin bir bedeli var. Başarı hikayesi kolay mı yazılıyor sanıyorsunuz.
Siyasetçi olmuş, bürokrat olmuş, sivil toplum kuruluş önderi olmuş, esnaf veya gazeteci olmuş, fark etmiyor.
Bir marka, bir firma da olabilir bu. Ya da sözüm ona bir görgüsüz siyasetçi…
*
Kanuni Sultan Süleyman, büyük ve muhteşem bir sünnet düğünü yapmıştı. Bu muhteşem düğün, uzun müddet dillere destan olur. Bundan evvel de veziri İbrahim Paşa, evlenmesi münasebetiyle büyük bir düğün gerçekleştirmiş ve Kanuni’yi davet etmişti.
Bir gün Sultan veziri Süleyman, İbrahim Paşa’ya, “Paşa, paşa!...” der. “Senin düğünün mü yoksa benim düğünüm mü daha muhteşem oldu?” diye sorar.
Paşa da, “Benim düğünüm…” cevabını verince, Sultan Süleyman hem üzülür, hem de hiddetlenerek sorar; “Neden!”
Paşa şu cevabı verir; “Zira efendim, benim düğünüme dünyanın en büyük padişahı geldi. Sizin gününüze ise böyle bir kimse gelmedi” der.
*
Koltuk, makam, servet, mal mülk sadece kişilerin çocuklarını, eşini sevindirir. İtibarı yoksa, kamuoyunda karşılığı bulunmuyorsa, kibirliyse, dağları ben yarattım diyorsa, insanlara tepeden bakıp hor görüyorsa, bu büyüklük değil, şerefsizliktir, adiliktir, alçaklıktır, görgüsüzlüktür.
Bir kıçıkırık siyasetçi oldu diye dağları ben yarattım havası ile sağda solda ona buna çalım atan, olduğundan fazla görünmeye çalışan, görgüsüzlere, ne oldum delilerine ve çakallara da çok itibar etmeyin!
Büyüklük, kibir ancak Allah’a yakışır!
Kişi ne olursa olsun, önce insan olacak, insan…