Evet, bu kadar basit! Ne diyordu atalarımız, ‘bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!”
Tabi ki it ile gezen it olacak. Tabi ki aynı çanaktan beslenecekler. Tabi ki aynı deliğe işeyecekler. Tabi ki aynı yolun yolcusu olacaklar.
Ha, derseniz ki itin dostluğu olmaz, katılırım. Ama siz çakal, hırpani, dengesiz biriyle gezer, onu kendinize arkadaş seçerseniz, sizden melek doğmayacaktır.
Bu bakımdan… Size ağabey tavsiyesi…
*
Hiç kimse için, çok fazla uğraşma!
Kim birinin kendisi için uğraştığını görse, onu elinin altında zannediyor.
Unutma elinin altında görenler, hiçbir zaman değer göstermezler.
Senin için ne kadar çabalıyorsa, sen de o kadar çaba göster, göster ki bilsin!
Her şeyin fazlası zarar bu hayatta. Kanaat edeceksin, ayağını yorgana göre uzatacak, sanayi çırağı gibi kazanıp, Sabancı’nın torunu gibi yaşamayı kafandan sileceksin!
Bir de…
Kimden ne beklediğine dikkat et! Olmayacak duaya amir diyorsa biri, çok peşine düşme! Beklediğin, karşındakinin beklentilerine cevap verebiliyor mu, ona dikkat et! Adam Nuh diyor Peygamber demiyorsa, çok fazla ısrarcı olmayacaksın!
*
Ve…
Sevmeyi, bilmeyenden sevilmeyi,
İç huzuru olmayandan sana huzur vermesini,
Kalbinden kötülük barındırandan, senin yaptığın iyiliklerin değerini bilmesini bekleme!
Yine diyorum, kimden ne beklediğini iyi bil. Bil ki hayal kırıklığı yaşamayasın!
Çünkü başımıza ne geliyorsa!
Yanlış insanlardan, doğru şeyler beklediğimiz için geliyor…
Özetleyecek olursam, it'in dostluğu olmuyormuş.