Siyaset yazmaktan bıktım valla... Aslında bıktım diyorum da, arz talep meselesi herşey. Dikkat ediyorum, siyasi yazılarım daha çok okunuyor, tıklanıyor, paylaşılıyor, ciddi, tutarlı ve özellikle bu kentin sorunlarına ilişkin makale döşensem, okuyanların sayısı o kadar az oluyor ki, bazen verdiğim emeklere, ziyan ettiğim zamana acımıyorum değil.
Okur isteyince, sözün bittiği yer diyoruz, eyvallah çekiyor, döşeniyoruz. Sanki çok da gerekli; Hangi siyasetçi nereye gitti, ne yaptı, ne dedi, muhatapları veya muhalefet kanadı ne cevap verdi, bunlar vatandaşın daha çok ilgisini çekiyor.
Andırın yolundaki projeler iptal edilmiş, güzergâhları değişmiş, bilinmedik yerlerden tüneller açılıyormuş, devlet ve millet zarara uğratılmış, bizden toplanan vergilerle yapılan yapılmayı beklenen hizmetlere harcanan paralar çarçur ediliyormuş, para toprağa gömülüyormuş, zaman israfı yaşanıyormuş, vatandaşın çok da umurunda değil.
Varsa yoksa 7 Haziran genel seçimlerinde AK Parti kaç milletvekili çıkartır, CHP ve MHP sıçrama yapabilir mi, HDP barajı aşar mı, başkanlık sistemine geçilir mi?
*
Benzine peş peşe zamlar gelmiş, 'bana ne, arabası olanlar düşünsün!' diyenler çoğunlukta iken, iş beğenmeyen işsizler ordusuna her gün yenileri eklenmiş, dükkan-işyeri kiraları anormal derecede fırlamış, bu AVM'ler yüzünden küçük esnaf zarar etmiş, sivil toplum kuruluşları, basında dahil sözde duyarlı ve tepkili olması gereken insanlar kabuklarına çekilmiş, 'bana değmeyen yılan bin yaşasın!' mantığı kabul görmüş iken, bu şehirde kimse elini taşın altına koymuyor.
Soran, sorgulayan yok. İktidarı eleştirmek ne farz, ne sünnet. Muhalefet kanadı desen, saman alevi gibi, bir var, bir yoklar.
Zeytinlikler, zeytin ağaçları katlediliyor konutlar uğruna. Dur diyen yok. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü acaba ne yapar, hiç Ahırdağı'na doğru yolu düşmez mi? Kesilen zeytin ağaçları hem doğayı kirletirken, hem zeytin üretimine darbe vururken, her geçen gün tarım kentinden sanayi kenti olma yoluna doğru hızlı adımlarla ilerlerken, tarımın bu şehre gerekliliğini unutan insanlar için ne yazmalı, bilmiyorum.
*
Bu şehre gelen bürokratların ilk şikâyet ettikleri mesele trafik. Valisinden tutun emniyet müdürüne kadar, basın ilan müdüründen diğer bürokratlara ve sivil halka kadar trafikten yaka silkmeyen kimse yokken, şimdi de millet Ulu Cami Köprülü Kavşağına burun kıvırmaya başladılar.
Olmamış, trafiği rahatlatacak proje değilmiş.
Ne etsek, nasıl çözümlesek de, bu şehrin sorunlarını ortak akıl dediğimiz şeyle çözebilsek. Birbirimize akıl danıştığımız yok, fikir alışverişinde bulunduğumuz olmaz zaten, elinde projem var diyen de reşat altını gibi kendine saklıyor, ne işine yarayacaksa, akil insanların akıllarına ihtiyaç duyduğumuza şahitlik eden de çıkmıyor, biz de yazılarımızın sonuna tarihi notu düşüyoruz.
Bu şehir adam olmaz! Olursa da haberim olsun! Olması için acilen bir abi’ye ihtiyaç var. Ötesi abesle iştigal...