Ey Kahramanmaraşlılar, yaptığınızı beğendiniz mi, sizde anlayış, izan ve utanma yok mu, bakın sayın başbakanı kızdırdınız, tuttu Salı günkü grup toplantısında bize, size, hepimize nasipsizler dedi.
Oh olsun! Müstehak size!
Herkes, siyasetin ucundan, kıyısından tutunanlar bir yerlerden bir şeyler nasiplenirken, siz nasipsizlik yapıyorsunuz! Sayın Başbakan size ne dese hak! Sayın Erdoğan sana, bana, bize, ötekine, hepimize nasipsizler dediğine göre, bir bildiği olmalı. Siz her şeyi sayın başbakandan daha iyi mi bileceksiniz! Siz haddinizi, hududunuzu, sınırınızı bilmezseniz olacağı buydu! Nerede duracağınızı bilemediniz, eylem de olsa adını, yerini ve zamanını tayin edemediniz!
Allah sizi bildiği gibi yapsın!
O kadar dedim, yapmayın dedim, etmeyin dedim, onlar bize misafir, Allah’ın bir lütfu, insana misafire karşı biraz saygılı olur, mala, cana zarar vermez, halden anlar, sofrası ve yüreği zengindir, düşene bir tekme vurmaz dedim, buna rağmen aldırmadınız, sanki sesimi duymuyormuş gibi, daha da ileri gittiniz, adamların dükkânlarını yağmaladınız, cam çerçeve ne varsa aşağı indirdiniz, araçlarını kullanılmayacak hale, hurdaya çevirdiniz.
Yazıklar olsun size!
Başbakan kızdı, öfkelendi. Komşularına arka çıkarken, onlara yardım elini uzatırken, Müslümanları, Türkleri, Türkmen kardeşlerimizi zalim Esed’in elinden kurtarmaya gayret ederken, sizin yaptığınız iş mi yani?
Taşkınlık yaptınız, eyleme gittiniz, protestoya giriştiniz, ne geçti elinize. Boyunuz mu uzadı, kahramanlığınız bir kere daha mı tescillendi, ayıp değil mi, yazık değil mi, günah değil mi?
Türkün Türk’e, Müslümanın Müslümana eziyeti, zulmü, mezalimi reva mı?
Allaha sizi nasıl biliyorsa öyle yapsın! Sizi uyardım, laf dinlemediniz, bundan sonrasına da karışmam zaten!
Ne haliniz varsa görün!
Malik Ejder Hazretleri az bile demiş size! Ondan iki yakanız bir araya gelemiyor ellaham!
Ama yine de, her şeye rağmen, şu aziz mübarek günde, Rab’bim nasibinizi, kısmetinizi, rızkınızı artırsın! Tuttuğunuz ya da tutamadığınız oruçların yüzü suyu hürmetine!