Tartışılan, yazılıp çizilen yeni anayasa ve başkanlıkla ilgili konuşmayan herhalde bir ben kaldım. Dedim ya, benim isteyip istemediğimin bir önemi yok aslında. İstiyorum ki, mesleği, kariyeri, ünvanı ve etiketi ne olursa olsun, insanlara bir şey söylerken, isterken, talep ederken samimi olsunlar.
Bir şey söylenecekse, yazılacaksa, laf olsun torba dolsun babından olmamalı.
*
Örneğin, benim de çok tasvip ettiğim bir isim MKYK üyesi sayın Metin Doğan bu meseleye o kadar güzel açıklık getirdi ki, hak vermemek elde değildi.
Örneğin Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Fatih Mehmet Erkoç, Baro Bakanımız sayın Vahit Bağcı, AK Parti ilçe teşkilat başkanları tatmin edici, ikna edici açıklık getirdiler. Eyvallah!
Tabi ki başkanlık sistemi bu ülkeye gerek. Yeni anayasa kadar. Su ve ekmek kadar, soluduğumuz hava kadar başkanlığa ve yeni anayasaya ‘evet’ diyen ben bu meselede hiçbir fikri ve bilgisi olmayan çapsızları eleştirmek istiyorum. Çünkü 1980 anayasası (ki adına darbe anayasası deniliyor) ülkenin geleceğine ışık tutacak bir an8ayasa değildi. Başkanlık sistemiyle birlikte, yeni anayasanın da devreye girmesiyle, istikrar ve gelişmişlik tavan yapacaktır.
*
Benim meselem, benim derdim ufku dar, çapsız, ruhsuz, iki kelam etmek için lütfen açıklamada bulunan samimiyetsizler için…
Bakıyorum, dikkat ediyorum, iki kelimeyi bir araya getirmekten acizler, ki bunların içinde belediye başkanları da var, başkalarından kopya ettikleri başkanlık ve yeni anayasa ile ilgili cümleleri, kendilerine monte edip, gazetelere, internete sitelerine servis etmiyorlar mı, adamı deli edecek bunlar!
Sivil toplum kuruluşları da var içlerinde.
*
Atıyorum, yani örneğin; herhangi birisi, yeni anayasa ve başkanlık ile uzaktan yakından ilgisi yok, kendisine getireceği ya da götüreceği bir artı, eksi de yok iken, modaya uyayım, benim de namım yürüsün, bu meselede söyleyecek sözü varmış desinler diye, kalkıp kelam edenlere gıcık oluyorum.
Mutlaka başkanlık sitemi bu ülkenin, bu toplumun geleceği, umudu. Buna itiraz eden yok! Kendi adıma konuşuyorum. Yeni anayasa belki kırk kere delindi, kırk kere ekildi-biçildi. Yenisinden kim ne anlıyor, onu çözebilmiş değilim de, başkanlık sistemine eyvallah!
Belediye başkanları, sivil toplum kuruluşunun kanaat önderleri, sitelere, gazetelere bakıyorlar, “Tamam falan başkanlık ve anayasa hakkında kelam eylemiş, biz neden geri duralım, bizim de bu meselede söyleyecek sözümüzün olduğunu birileri görsün, duysun ve okusun! Akıllarında kalmakta fayda var!” diyerek, samimiyetten ve ciddiyetten uzak o kadar çok insan var ki…
Oysa yeni anayasa ve başkanlık sisteminden zerre-i miktar kadar anladığı yok. Ne getirip ne götüreceğini de bilmediği halde, sırf birilerine, yukarılara ve yerele yaranmak için cıvıklık yapanları bilmesem, neyse…
Yalakalar…
*
Klişeleşmiş, kalıplaşmış metinler zaten hazır bilgisayarda yüklü. Talimat veriyorlar basın müdürlerine, danışmanlarına, “Oğlum bir metin de sen gönder gazetelere, sitelere. Yayınlansın. Adımız duyulsun, şanımız yürüsün!” diye talimat verenler, aslında yazılan metni bile okumaktan acizler. Okumuyorlar. Başlık görüldü mü, işlem tamam. Gerisini boş ver.
İçinde ne var, ne olmalı. Kendinde bir şey yok ki, metnin içinde ne olup olmadığını bilsin, anlasın.
Ama adı başkan mı, başkan…
Allah yardım etsin!