Bu mesele ile ilgili ikinci yazım.
Hem basın, hem kamuoyu, hem de parti tabanı, gönül ve oy verdiği partisine kapalı ve uzak olunca, arka planda neler oluyor, neler bitiyor, ancak birkaç gün sonra haberi oluyor, kokusu geç yayılıyor.
O nedenle, hangi partide olursa olsun, teşkilatlar tabandan ve Ankara’dan kopuk olmayacak! Olursa, yollar kesişir, ayrışır, yalnız kalırsınız!
*
Hafta sonunda, gazeteci arkadaşlarımız haberi yakalamışlar, MHP Teşkilatı’nda istifaların ardı arkası kesilmiyor. İlçe başkanı sıfatıyla 5 yıldır bu görevi sürdüren Afşin İlçe Başkanı Ersal Koç’un istifasının ardından şok yaratacak bir istifa kararı da MHP Onikişubat İlçe Başkan’ından geliyor.
Bunu Onikişubat İlçe Başkanı Müfit Dal yaptığı açıklama ile görevinden istifa ettiği haberi takip ediyor.
Arkası gelir mi, ışığı gören geliyor misali devam eder mi, bu mesele şimdilik muallak! Ama görünen o ki, çözülme başladı galiba. Tasvip ediyor muyum, hayır! Dilerim toparlanırlar, dilerim kendilerine gelirler.
Ama bunu kim yapacak? Tabandan, basından ve teşkilattan kopuk milletvekili mi, işte o mesele…
*
Tabi gidenler, istifa edenler, “Pazara kadar değil, mezara kadar…” avuntusunu ve züğürt tesellisini yineliyorlar. Biz bunları çok duyduk. Millet de yemiyor, inanmıyor zaten! Daha düne kadar iktidar partisi olan AK Parti’de görev yapıp, üst düzey siyaset sürdürenler, bugün ortalıkta yoklar. Kayıptalar.
Lidere ve partiye bağlılık, sadakat, hepsi hikâye, hepsi boş. Çoğu pazarı bile beklemedi…
Mezar desen, Şeyhadil’de yer de kalmadı. Hasancıklı da uzak, ee, ne yapacaksın birader! Bir tercihin olsun bari…
Kimse kimseyi kandırmasın, bana da isim saydırmayın durduk yerde!
Neyse… Yine MHP teşkilatına dönecek olursak!
*
Ya da MHP Milletvekili sayın Prof. Dr. Sefer Aycan’a gelince…
Birkaç sene önce, iktidar ortağı AK Parti aleyhine bir olumsuz cümle sarf edince, MHP Genel Başkanlığından indirilivermişti. Lideri tarafından.
Doğru bile olsa her doğru her yerde söylenmez. Kaldı ki sayın Aycan, senelerin siyasetçisi, boş biri de değilken, kabul edersiniz ki siyaset hatayı, boş konuşmayı kaldırmıyor, affetmiyor! Pot kırmak siyasetçiye göre değildi, öyle de bir lüksü yoktu.
Ot’u geçtim bir tarafa!
Ilıca, tarihi, turistik ve sağlık merkezi addedilen şirin bir mahallemiz. Nüfusu, ekonomisi, ulaşımı ve genel anlamdaki potansiyeli dikkate alındığında, ilçe olur mu, olmaz mı, bunun kriterleri var. Kaldı ki AK Partiye en çok oy ve destek veren bu mahallemiz üst aklı, yani akil insanları ilçe olma meselesinde milletvekillerine dosya sundular.
Tabi AK Parti milletvekillerinden ses seda çıkmayınca, müsbet veya menfi karşılık gelmeyince, bu boşluğu kullanan CHP Milletvekili sayın Ali Öztunç ve sayın Sefer Aycan, siyasi bir malzeme, figür olarak seçmenin, Ilıca halkının karşısına çıktılar.
*
Ilıca halkı ile konuştum. Daha önce, MHP milletvekili aday adayı sayın Zühal Karakoç Dora da bu meseleye ilişkin düşüncesini zikretmiş. Edebilir. Neticede siyasetçidir, seçmene şirin görünmek, oyuna talip olmak, kamuoyu oluşturmak için siyasetine katıvermiş.
Eski Başbakan Yardımcımız sayın Veysi Kaynak da Helete’nin ilçe olmasını öneren bir teşebbüste bulunmuştu. Ilıca yolu için de teşebbüsü, olumlu eylemi olmuştu, kısmet olmadı, ayrı mesele…
Bunun adı, siyasi literatürde ‘günü kurtarma siyaseti’dir.
Şimdi… Bu sözüm AK Partide siyaset yapanlara.
Ortada enfes, lezzetli bir pasta varken, siz bu pastayı yemez, mideye indirmez iseniz, bir başkası gelir, afiyetle yer, mideye indirir!
Çünkü yemeyenin malını yerler!
Sayın Sefer Aycan için siyaset ustası diyemem de, sayın Ali Öztunç, bu malzemeyi çok iyi kullanmış, kullanabilecek bir siyaset adamı.
Ancak bu teşebbüsü, bu meclise ilçe teklifi düşüncesini iktidar partileri, üst akıl, bürokrat kesimi, yerel yönetimlerle istişare edip, ortak akıl ile hayata geçirselerdi, belki bir sonuç elde edebilirlerdi.
Ama herkes, kim olursa olsun kolektif hareket etmek, oynamak yerine, bireysel hareket edip, bunu siyasi malzeme haline getirince, ortaya böyle uçuk kaçık haberler, söylemler çıkıyor. Olan da şehrimize, ilçelerimize, mahallelerimize ve insanımıza oluyor!
Kahramanmaraş bunu, bunları hak etmiyor!