Valla onu bunu bilmem, kimsenin işine de karışmam ama bu şehirde herkes birbirini yiyor.
Hatta hırsından, sinirinden kendi kendini yiyen insanlarla dolu bu şehir.
İhtirasından, tatminsizliğinden, koltuk sevdasından, başkalarının hakkını yiyenlerle dolu bu memleket.
Hazımsızlık sorunu sebebiyle soda üstüne soda içenlerle dolu bu alem…
Başkasının hakkına, hukukuna tecavüz eden hak bilmez, adaletten anlamaz gözünü hırs bürümüş kişilerle dolu bu vilayet.
Hak etmediği koltukları dolduramadığı halde, tabanda karşılığı bulunmadığı halde koltuğa sımsıkı yapmadığı yetmiyormuş gibi, daha büyüğünü hak ettiğini sanarak hamle üstüne hamleye kalkışan kalkışmacılarla dolu bu kent.
Orucu kim yer, diğer tuttuğunu söylediği oruçları kabul olur mu, tutamadığı oruçlar mübarek ramazanda ne kadar geçerli olur, yediği oruçlar ahrette kendini kurtarır mı, bunu ancak Allah bilir.
*
Tabi biz kimin oruç tutup, kimin tutmadığına karışacak değiliz.
Haddimiz de değil.
Vaizlere soruyorum, hırs için kendi kendini yiyenlerin orucu makbul sayılır mı?
Haydi bir türkü, “Kızım seni Ömer’e vereyim mi, istemem babacığım istemem, onun adı Ömer, alır beni döver, istemem babacığım istemem…”
Ömer orucu yerse, Hilal’in canı sıkılır mı?
Valla o kendi sorunu, beni bu işlere bulaştırmayın! Siyasetten anlasaydım zaten, tutar AK Parti İl Başkanlığına soyunurdum.
Gerisini sayın Ahmet Özdemir düşünsün!