Bu yaşıma kadar iki kez yüz yüze, karşı-karşıya geldiğim, sohbet ettiğim, röportaj yaptığım barajlar kıralı, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in esprili yanını bilmeyen yok.
Bir de hafızasının ne kadar güçlü olduğu.
Şimdiki nesil pek bilmez de, merhum Demirel’in pratik zekâsına hayran olmayan yoktu. Hazır cevaplı oluşu, seneler geçse de insanların ismini ve yüzünü unutmaması, her zaman konuşulur bir meseleydi. Zeki, pratik ve gülümsemesini bilen siyasetçi.
Mekânı cennet olsun!
*
Bir basın toplantısında, bir gazeteci Süleyman Demirel’e sorar; “Efendim, siz bize işsizliği 3 ay içinde bitireceğinizi söylemiş ve ‘bunun altını çizin!’ demiştiniz. Ancak işsizlik değişmedi, biz de bu iddianızı çizmekle kaldık. Ben de çizmiştim, buyurun!” der ve yazılı kâğıdı uzatır.
Gülümser merhum Demirel; “Kâğıdı vermene gerek yok. O gün altını çizin demiştim değil mi? Çıkar kâğıdı kalemini tekrar. Al eline o kâğıdı ve kalemi, bul o satırları. Buldun mu, hah tamam, şimdi de üstünü çiz!” cevabını verir.
Nasıl zekâ ama…
*
Şimdi…
Geçenlerde, bir arkadaşım isminin üzerini çizeceği dostlarından, isimlerden bahsedince, aklıma bu geldi.
Siz en iyisi, yüreğinize, kalbinize nakış nakış işlediklerinizi bırakın, ötekileri de çöp sepetine atın gitsin!
Hayır gelmedikten sonra, zarar verdikten sonra, bir kıymeti harbiyesi olmadıktan sonra, o türden olanların altını da çizin, üstünü de.