Bizimkisi o hesap.
Okuyan, gündemi takip eden, yeri ve zamanı geldiğinde kendisi için övgü dolu satırlara, yazılara eyvallah deyip alkış tutanlar, eleştiri olduğu zamana da hazımsızlık sorunu çekmeyecek.
Gülü sevene dikene nasıl katlanıyorsa, lehine çıkan olumlu haber ve yazı karşısında bir teşekkür etmeyi dahi zül sayıp, zaman bulamadım, kusura bakma bahanesine sığınanlar, eleştiriye de tahammül etmesini bilecekler.
Bizim Maraş’ın huyu. Översin, göklere çıkartırsın, ayaklarını yerden keser, bir heykelini dikmediğin kalır, ne zaman ki eleştiri oklarının bir tanesi kıçına batacak olsa, haykırır, bağırır-çağırır, mahkemeye vermekten söz açar, feveran eder.
Geçenlerde, eski milli hakemlerimizden, bugünün futbol yorumcusu Ahmet Çakar, Milli takım çalıştırıcısı Fatih Terim için ’karton imparator’ deyince, Terim tarafından mahkemeye verilmişti. Tabi savcı takipsizlik kararı verdi.
Özetle; “Herkes hakkındaki haberlere hoşgörü göstermelidir. Nasıl kendisi hakkında övgü içeren söz, açıklama ve yayınları kabul ediyor ise, olumsuz eleştiri ve açıklamalara da katlanması gerekir” ifadesini kullanıyor.
Maraş’ta öyle değil kazın ayağı. İster ki hep övesin, hep göklere çıkartasın, hepe yıldızların üzerinde gezdiresin, hep başına taç edesin.
Yok öyle yağma şekerim! Her gün kabak dolması yenmez, papaz da her daim pilav yemez ki canımın içi.