Zaten insanlar hayal ettikleri müddetçe yaşarmış. Biz de hep hayal dünyasında yaşadığımız için, başladığımız bir işi, düşünceyi, uygulamayı hayata geçiremiyoruz. Lafını seviyoruz ancak. Ya da günübirlik siyasete ciddi manada önem verdiğimiz için, günü kurtarmak adına, birilerine, bir yerlere mesaj vermek adına, siyasi ve bireysel-kurumsal çıkar sağlamak adına bir şeyler uyduruyoruz, ortaya atıyoruz, sonra arkası gelmeyince, eh bizler de balık hafızalıyız nasıl olsa, unutup gidiyoruz.
Yapımız buna müsait. Geleneklerimiz, genlerimiz...
Sağ olsunlar, birileri de milletin ya da bu işlere bakan bürokrat ve işi dünyasının aklına düşürmediği için, işadamlarının da canına minnet, ekonomi haberi olarak bir kere çıkıyor gazete ve site köşelerinde, sonrası Allah'a emanet! Eh, siyasetçilerin de işi, telaşı başından aşkın!
Onlar kendi canları, koltukları derdine düştüler daha şimdiden... Malum, partilerin ilçe, takiben il kongreleri başladı, başlayacak. Yani eli kulağında. Muhtemelen de önümüzdeki ilkbaharda bir erken seçim… Kaçınılmaz görünüyor.
*
Geçmişte bu serbest bölge lafı çok konuşuldu, yazıldı. Tabi birkaç işadamı ve yatırımı düşünen girişimciler dışında, kimse ne olduğunu da anlamadı.
Türkoğlu'na yapılan lojistik bölge gibi. Yetkililer dahi bunu izah etmede, anlatmakta, duyurmakta yetersiz ve cılız kalınca, mesele de kendi içinde unutulup, kaybolup gitti... Dedim ya, senin organize sanayi bölgen, serbest bölgen, lojistik merkezin siyasilerin çok da umurunda olmadı, olmayacak.
Sonra bu onların meselesi de değil.
Yatırım yapacaksan, üreteceksen, istihdam sağlayacaksan, katma değer sağlayacaksan, vergi rekortmeni olacaksan, sen isteyeceksin, bürokrasiyi ve siyaseti harekete geçirip, ihtiyaç ise talep edecek, getirilmesini, oluşmasını sağlayacaksın.
Yani, istemeden olmuyor! Proje getireceksin, sonra takip…
*
Şunun şurasında birkaç senedir yeni bir OSB için Tomsuklu da Tomsuklu diye tutturduk. Neticede 5 bin 500 dönümlük bir alanı kaptık da askeriyeden, şimdi adını, meseleyi bile telaffuz etmekten imtina ediyoruz.
Çünkü birileri çıkacak, 'şimdi sırası mı!' diyecek. Ekonominin daraldığı, Dolar’ın alıp başını gittiği, işlerin kesat yürüdüğü, ithalat ve ihracat dengesinin bozulduğu bu günlerde, 'serbest bölge de neyin nesi?' diyeceksiniz de, siz de iki kelam etmekten korkuyorsunuz aslında.
Sayın Mahir Ünal'ı unuttunuz, (eeeee, varlık seviştirir, yokluk dövüştürür) şimdi moda nasıl olsa yerel ve ulusal siyasetin, bizim gözbebeğimiz sayın Veysi Kaynak. Ziyaretler, iltifatlar, oooohhh, gel keyfim gel.
Kim takar serbest bölgeyi, kim dinler organize sanayi bölgesini...
Akşam olsa da Ahırdağı'ndaki bağ evine bir gitsem, bir kebap yesem şöyle, üstüne de bir demli çay, amaaaan, yeme de yanında yat be koçum.