Herkes üzerine düşen sorumluluğun hakkını verirse, siyasetçi etik kurallar çerçevesinde siyasetini sürdürür, kentin gelişmesi anlamında Ankara ile olan diyalogunu sağlayıp, projelerin, yatırımların takipçisi olursa, mesele yok.
Yerel yöneticiler, yaşadığı halkın oyları ile başkan seçilen kimselerdir.
Kuşkusuz, siyasi kimliğini, etiketini, rozetini kapının dışına bıraksa da, neticede gönül verdiği parti kimliği ile siyasiler kadar halkın refahı için çalışan kimselerdir ki, eyvallah dememek mümkün değil.
*
Gazeteciye gelince, bu üçgenin en güçlü ayaklarından biri.
Sacayağı dediğimizden.
Bu üç ayaktan biri güçlü olmaz ise, zayıf kalırsa, topal ördeğe döner. Birbirlerine köstek değil, destek oldukları sürece, hem kamuoyunun gözünde büyürler, reyting sağlarlar, hem de kenetlenme adıma, yaşadıkları kent adına en muhteşeme hizmetlerin gelmesini sağlarlar ki, bunda her üç kesimin de yararı olacaktır.
Yoksa küsmekle, kırmakla, mahkemelere vermekle, belden aşağı yazılarla, incitici sözlerle bir mesafe alınmadı, alınamayacak.
Geçmişte örnekleri var çünkü!