Kırılma olur mu? Olursa en çok hangi partiye zarar verir, zayiatı ne kadar tutar! Gelin bugün bunları konuşalım. Zaten Pazar günü sandığa gidiyoruz nasıl olsa.
Siyaset demokratik ülkelerde ve günümüzde yaşamımızın bir parçası haline geldi. Kendimizden ve işimizden çok partimizi düşünüyoruz. Evimizden, çocuklarımızdan esirgediğimiz ilginin çoğunu siyasete hasrediyoruz. Eşimizin, çocuklarımızın yanında bir dakika oturup onlarla dertlenmez, sohbet etmeyiz ama seçim bürolarını karargâh edip, akşama kadar bomboş otururuz.
Siyasiler de gelip iki çift laf edince, ‘Ulan ne büyük adam be, helal olsun, nasıl konuştu öyle!’ der, ağzımızın suyu akar, bir gram aklımız varsa ondan da oluruz!
Çok büyük laf etti ya edem, ondan!
*
Herkesin inancı, görüşü, duyguları, dünyaya ve topluma bakış açıları değişik, farklı. Kim kime oy verir, kim kime gönlünü kaptırır, kim kime sadakat besler, bu kişilerin kendi bilecekleri mesele. Allah herkese akıl vermiş, fikir vermiş. Kimsenin kimseye öte git diyecek, oylarına, düşüncelerine ambargo koyacak hali yok, haddi de değil.
Kırılmaya gelince…
Bu seçimde siyasi partilerde kırılma yaşanır mı, yaşanırsa Kahramanmaraş bu kırılmadan ne kadar etkilenir, hangi siyasi parti fay hattı üzerinde, hangisi daha çok arttı yaşar, hangi siyasi partide hasar tespitinde sıkıntı doğar, bunları 1 Kasım seçimlerinden sonraya göreceğiz.
Zaten şimdi herkes tüm alışverişlerini, düğünlerini, eşleri ile olan ilişkilerini bile 1 Kasım sonrasına ertelerken, borcu olanlara bile yarın ne olur ne olmaz endişesi ile borçlarını bile hak sahiplerine ödemekte kendini beklemeye aldılar.
*
Depremlerden Allah korusun. Siyasi deprem yaşandığında, kimin ölüp gideceği, kimin sonra gelecek artçılara maruz kalacağız, kimin ayakta kalacağı belli olmazken, sandıklar açıldığında dilerim daha büyük kırılma yaşamayız.
Yaşarsak…
*
O nedenle, herkes aklını başına alacak, aklını test edecek, kendine çeki düzen verip, gidip özgürce oyunu kullanacak.
Kime oy verirseniz verin, kime oy vereceğinize karışmam ama kime ve kimlere oy vermeyeceğinizi söyleyebilirim.
Sevgili Harun Kahveci, bu sözüm sana; Kulağını eğ de söyleyeyim!…