Katılımcı sulama yönetimi esasına dayalı olarak kurulan sulama birlikleri Türkiye’de 1942 yılında ‘bismillah’ dedi, çiftçilerin topraklarını sulamaya başladı. Sulama birlikleri, sulama sahasında arazisi bulunan ve sulama faaliyetlerinden yararlanan çiftçilerin bir araya geldikleri kurumlardır.
Türkiye genelinde 378 sulama birliğinin olduğunu öğrendik hafta başında, Narlı’daki toplantıda.
Sulama birlikleri Genel Başkanı, hemşehrimiz sayın Mehmet Ergücen ile, Kartalkaya Sağ Sahil Sulama Birliği Başkanı sayın İsmail Kaynar ve birçok çiftçinin bir araya geldiği açıklamada, özelleştirme adı altında sulama birliklerinin belediyelere ya da DSİ’ye devrinin bir yarar getirmeyeceğini söyledi.
Kaldı ki, daha önceki yıllarda DSİ uhdesinde iken rantabl çalışmadıkları bilgisi de ulaştı bize. Tahsilatları yüzde 11 seviyesinde iken, bugün örneğin Kartalkaya Sağ Sahil Sulama Birliğinde bu oranın yüzde 85 olduğunu öğrendik.
*
Narlı’daki salon dolu. Oturacak yer yer. Başkan Ergücen, çiftçilere sesleniyor, ‘sulama birliklerinize sahip çıkın!’
Sonra çıkartılan 6200 sayılı yasadan söz ediliyor. Bu yasa ile sulama birliklerinin özel şirketlere devrinin önü açılıyor tamamen.
Başkan Ergücen dahil, salonu dolduran çiftçiler tedirgin, endişeli ve kaygılı. Su kaynaklarının kötü niyetli sermaye guruplarının eline geçmesinin önünde hiçbir engelini kalmayacağını ifadeyle, devralan şirketlerin sulama ücrete tarifesini istediği gibi belirleyeceği gibi, tahsilatı da kendi belirlediği zamanda yapınca, zamanında ödenmeyen sulama ücretlerini 2004 sayılı icra iflas kanununa göre bir ay içinde tahsil edebileceklerini ileri sürdüler.
Sayın Ergücen, çiftçilere sesleniyor, ‘İş işten geçmeden sahip çıkın, bu birlik sizin malınız. 6200 sayılı yasadan dolayı mahkeme yolu da kapalı.’
*
Kartalkaya Sağ Sahil Sulama Birliği Başkanı İsmail Kaynar ise, hazırlıklı gelmişti toplantıya. Kendi yağları ile kavrulduklarını, devletten bir kuruş gelmediğini, her ay valilik, belediye, DSİ ve defterdarlık tarafından incelendiklerini, buna rağmen en başarılı, en ilkeli sulama birliğinin kendileri olduğunu belirtti, aslında bu işlerin Urfa’dan kaynaklandığını ileri sürerek, “Sulama birliklerinin devlete 1 milyara yakın borçları var. Bunun yüzde 80’i Urfa Sulama Birliklerine ait. Görüşmeler neticesinde, Cumhurbaşkanı da talimat verdi, sulama birlikler kapatılsın dedi. Yani özelleştirilecek”
Kaynar, en uç noktalara kadara su götürdüklerini yineliyor kaçıncı kez. Suyun tarlanın, çiftçinin malı olduğunu anlatıyor. Özel sektöre geçerse, sulama ücretlerinin 3-4 kat artacağına ilişkin kaygısını da belirtmeden geçemiyor.
*
Eski sulama birlik başkanı, çiftçi Mehmet Aksoy söz alıyor, komşu ilimiz Gaziantep’e su verilirken, bizim çiftçilere su verilmediğini iddia ediyor, bu meselenin yasa tasarısı kanunlaşamadan yetkililere anlatılmasını öneriyor, çiftçinin mağduriyetinin dile getirilmesini istiyor. Ekleyerek, “Bunun için lobi oluşturulmalı, kamuoyu oluşturulmalı. Tüm birlik başkanları bir araya gelerek, seslerini duyurmak zorunda!”
*
Başka bir çiftçi, ki tanıdığımız isim Salman Özdemir de, lobi konusunda Mehmet Aksoy’a hak veriyordu. ‘Sularımız elimizden alınıyor, suyumuza sahip çıkamıyoruz. Belediyelere giderse, işin içine rant girer. Siyasi partilere gidilmeli, derdimiz ve işin vahameti anlatılmalı’ önerisinde bulunuyor.
Salondan homurtular yükseliyor, dikkat ediyorum, herkes ayakta, isyanda. Tepkiler artarken, kötü sulama birliklerinin kapatılması, iyilerin devam etmesi isteniyor.
*
CHP İl başkanı Esat Şengül ve Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş, sulama birliklerinin kapatılmak istenmesine ateş püskürürken, bu meseleyi ilerleyen günlerde gündeme tekrar getireceklerini söylüyorlardı.