2018-05-27 15:16:34

Suriyeliler, mülteci hakları, medya - sivil toplum işbirliği projesi ve izlenimlerim..

Editör

27 Mayıs 2018, 15:16

  

Mültecilerin Türk medyasında temsil edilme yöntemleri ile ilgili farkındalık yaratmak, yapıcı mesajları yaymak suretiyle mülteciler hakkında eksik bilgilendirme ve yanlış sunumların azaltılması için, Türk medyasıyla sivil toplum arasında daha güçlü bir ilişki kurmak amacıyla Gaziantep’te gerçekleştirilen seminer 3 gün sürdü.

Divan Otel’deki seminerde, ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli dediğimiz, bir türlü adı konulmayan (mülteci mi, sığınmacı mı, misafir mi, göçmen mi?) ve bugün Türkiye’de yaklaşık 4 milyonu bulan,  Gaziantep’te 380 bin nüfusa ulaşan mültecilerin sorunları masaya yatırıldı.

İlk gün Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı geldi, açılış konuşması yaptı. Verdiği rakamlar ilginç idi. Gaziantep’te 380 bin mülteci vardı. 85 Suriyeli gazeteci. 300 Suriyelilere ait dernek. Uydudan yayın yapan 2 televizyonları, 2 günlük gazeteleri, 15 radyo ve çok sayıda internet siteleri…

Kamuoyunda,  Suriyeli dediğimiz mültecilere ilişkin bir nefret dili, söylemi var. Zaman zaman her şehirde olduğu gibi, gazetelerin üçüncü sayfasına yansıyan olumsuz haberleri, mültecilere olan nefret dilini ve söylemini artırdı zamanla.

Bize monte edilmeye çalışılan, şırınga edilen mesaj şuydu; “Suriyelilere ilişkin linç haberleri, nefret söylemine yol açıyor!”

Doğru, toplumun algısını medya yönlendiriyor. Ama birileri tarafından da medya şamar oğlanına çevriliyordu sanki. Medya, Suriyelilere ilişkin haber yapınca, hedef gösteriliyordu.

Bu algının kırılması gerekiyordu.

Bunun için Gaziantep’te, Divan Otelindeydik.

*

Doğrusunu söylemek gerekirse, bizleri bu meselede en tatmin edici biçimde aydınlatan, içimizi karartmadan, uykumuzu getirmeden meseleyi özetleyen, mimikleri, vücut dilleriyle harika bir sunum gerçekleştiren sadece 2 isim vardı; Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinden mültecilerin medyada temsili konusunu aktaran, şiir tadındaki anlatımı ile dikkat çeken Doç. Dr. Halise Karaaslan Şanlı ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesinden Avrupa basınının mülteci konusuna bakışı konusu ile mükemmel bir sunum gerçekleştiren Dr. Nihal Eminoğlu idi.

*

Seminerin 2.  gününde karşımıza bir isim çıktı. 14 yaşında iken, ülkesindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan ve Gaziantep’e yerleşen Ravda Nur’un anlattıkları katılımcıları duygu seline boğdu. Bize göre biraz abartılı cümleler kurmuş olsa da, güney sınırlarımızda yaşayan tüm mültecilerin hikâyeleri benzerdi. Suriye’den kaçan her mültecinin bir hikâyesi vardı kuşkusuz. Ama Ravda Nur kendini biraz farklı anlatınca, ulusala medyanın da ilgi odağı olmuş.

Ravda Nur İdlib doğumlu. Çok uzun konuştu ama söylediği bir cümle vardı ki, dişe dokunur olanı oydu, “Suriye’deki iç savaşın faturasını biz ödüyoruz. 7 yıldır Türkiye’deyim. Ben mülteci olarak doğmadım…” Neredeyse ağlatacaktı bizi.

Ancak kendilerini bu meselede bilinçli ve bilgili gösteren bazı öğretim üyelerinin, sanki yerel basına ayar vermek ister gibi tavırları, gazetecilere gazetecilik dersi verir gibi cümleleri zaman zaman katılımcılar tarafından tepki görse de, özellikle seminerin son gününde, hem moderatör ve hem İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Metin Çorabatır, yine AB Türkiye Delegasyonu bölüm bakanı yardımcısı ve mülteciler ile ilgili çalışmaları ile yakından tanınan Paolo Scıalla’nın sunumları, bize pek samimi gelmedi. Sanki bir zümrenin, sanki Birleşmiş Miletlerin bize gönderdikleri birer önyargılı elamanlarmış gibiydiler. Batı ülkelerinin mülteciler adına ülkemize yaptıkları maddi yardımları bir lütuf gibi gösterme çabaları, sadaka niteliğindeki yardımlarını ballandıra ballandıra anlatmaları, (sanki kurgulanmış makine gibiydiler) salonda zaman zaman tepkilere ve aykırı sorulara sebep oldu. 

*

Medyanın tarafsızlık dili, soruşturmacı-araştırmacı gazetecilik tarifi, ‘Her şeyden önce insanız, ama gazeteciyiz önce…’ tutumu, ‘Medya haberi ve yorumu, okuyucuyu taraf yapar’ yaklaşımı, Suriyelilere karşı genelde bir nefret dili ve söyleminin olduğu masanın üzerinde duran önemli tartışma konuları olarak dikkat çekti.

Neticede 3 gün süren bilgilendirme toplantısı biraz sıkıcı geçse de, verimli oldu. Biz Kahramanmaraş ekibi olarak, proje sorumluları ve sunumlarını gerçekleştiren Esra Yurt ve Deniz Özonuk’a teşekkürler ediyoruz.

İnşallah bir gün yolları Kahramanmaraş’a düşer! 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.