Bu meselede çok yazı döşendim. Tapu dairelerinde dönen dolapları, rüşvetleri kaç kez dile getirdim, sayısını unuttum!
Ha, rüşvetin kol gezmediği yer kaldı mı derseniz, hayır!
Kimse rüşvetsiz iş yapmıyor. Devlet dairelerinde, siyasette, sivil toplum kuruluşlarında, bırakın hepsinden öte, evlerde bile…
Ama tapuda dönen rüşvet çarkı başka. Tapuda ve gümrük kapılarında daha dün işe girenin, birkaç seneyi bırak, bir yıl içinde mülk ve araba sahibi olduğunu bilmeyen mi kaldı bu ülkede!
Nereden geliyor bu yoğurdun bolluğu!
*
Sahteciliğe ve rüşvete karşı tüm tapu birimlerinin 24 saat kamera ile izlenmesi ve kayıt altına alınması için talimat verilmiş.
Versinler…
Boş, hikâye…
Alış-verişler bu kez dışarıda hayata geçiyor. Adam manyak mı, geri zekâlı mı, aklını peynir ekmekle mi yedi de, kamera önünde rüşvet versin işinin görülmesi için.
İlla ki dört duvar arasında alınacak, verilecek diye kayıt, kanun ve hüküm yok!
İnsanın olduğu her yerde bu tür dolaplar çevrilir, alınır, verilir. Değil bir-iki kamera, adım başı kamera koysan nafile.
*
Yetkisiz kişilerin izleme sistemlerine erişimini engellemek için de tüm cihazlara ‘şifre’ şartı konulmuş. Hatta bu sebeple tüm tapu dairelerine genelge yollanmış, bilgilendirici levhaların asılması istenmiş.
İnsanların yüreğine Allah korkusunu yerleştirmezseniz, memuru üç kuruş maaşa talime zorlar, talim ettirirseniz, vicdan denen olguyu nakış nakış işlemezseniz, hiçbir yerde ve zamanda, hiçbir kurumda önüne geçemezsiniz.
İnsanoğlunda vicdan, merhamet, Allah korkusu kalmamış.
Kim takar kamerayı?