Bu bize özgü bir deyiş. Arkasından ekşili çorba gelip kurtaracak milli çerezimizi. Firiğimiz, tarhanamız ve ekşili çorbamız ünlü, bunda sorun yok.
Yok da, tarhana çorbası nereden geldi, kaynağı nedir, ilk kez ne zaman yendi, neden 'tarhana çorbası' adını aldı, aşağıda...
*
Tarhana çorbası, adını 'dar hane'den alır. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, bir ramazan ayını Edirne'de geçirmektedir. Yakın dostu Hasan Can ile kıyafet değiştirmiş, sokakta yürümektedirler. İftar vakti top patlayınca, "Hangi evin önünden geçiyorsak, o eve konuk olalım" derler. Top patlayınca önünden geçtikleri eve konuk girerler. İftar sofrasında, sininin üstünde buram buram tüten, rayihası odayı kaplayan bir kazan çorba ile pide vardır.
Konuşmalar sırasında Hasan Can, dil alışkanlığı ile, "Evet sultanım, öyledir hünkarım" gibi sözler edince, ev sahibi konuğunun padişah olduğunu anlar ve pek üzülür. Fazla birşey ikram edemediği için...
Sultan da ev sahibi yüceltmek için çorbasını över ve sorar;
"Bu ne çorbasıdır, böyle lezzetli"
Ev sahibi ellerini açıp boynunu büker; "Efendimiz, bu dar hane çorbasıdır."
Fakir ev çorbası olarak 'darhane' diye ifade ettiği çorba, böylece tarhana çorbası olarak ünlenir.