Herhangi bir şehrin veya ilçenin birinde çapkınlıklarıyla ünlü bir müdür varmış. Müdürün çapkınlıkları ile gelen dedikodular ayyuka çıkınca, yerleşim alanının ileri gelen amiri müdürü makamına çağırmış ve tayininin çıktığını söylemiş.
Tayini çıkan müdür, veda ziyaretinde amirinin karşısına çıkmış. Amir merak etmiş, müdüre sormuş; “Yahu müdür bey, senin için çok çapkın diyorlar, sahi, nasıl beceriyorsun bu işi?”
Müdür anlatmış; “Efendim çok kolay, hiç de zor değil bu işler. Gözüne kestirdiğin bir kadına usulca yaklaşıp, sağ elini bir kalçasına koyuyorum, baktım ki ses yok, sol elimi de öbür kalçasına atıp devam ediyorum. Hepsi bu!” demiş.
Amir akşam eve gidince, karısını mutfakta bulaşık yıkarken görmüş. “Dur bakalım, bizim müdürden öğrendiğimizi uygulayalım!” diyerek sağ elini karısının bir kalçasına, sol elini de öbür kalçasına atmış.
Arkası dönük olan karısı, “Ay müdür bey…” demiş. “Senin tayinin çıkmamış mıydı?”
*
Kadınları anlamak isminde bir kitap çıkmış seneler önce, birileri onu masal kitapları arasında bulmuş. Demek ki neymiş, kadınları anlamak mümkün değilmiş, yalanmış, hikâye imiş, boşmuş.
Şu yeryüzünde her şeyi anlarsınız, enflasyonun ve dövizin düşeceğini anlarsınız, işsizliğin azalacağını anlarsınız, piyasaların rahatlayacağını anlarsınız, büyükşehir dâhil hangi ilçeye kimlerin aday olacağını anlarsınız ama kadınları anlama meselesine gelince, yaya kalırsınız.
Çünkü kadınları bugüne kadar anlayan çıkmadı.
İşte size bir fıkra…
*
Adamın biri kumsalda dolaşırken ayağı bir şişeye takılmış. Şişenin tıpasını çıkarttığında, içinden bir cin çıkıvermiş. Cin, adama, “Bir dilek dileme hakkın var dile benden ne dilersin!” demiş.
Adam da ne desin, “2 okyanusu birbirine bağlayan bir köprü yapmanı istiyorum” cevabını vermiş.
Cin, “Yahu kardeşim bu ne biçim dilek, daha olabilecek, daha mümkün bir şeyler iste” demiş.
Adam, “Öyleyse kadınları anlamak istiyorum” deyince cin’in cevabı çok kısa ve net olmuş; “Köprü kaç şeritli olsun!”