Dün, yani Cuma günü, şehirde istenmeyen olaylar oldu. Halk otobüslerine takılan film yüzünden (camlara) eylem yaşandı, yollar kapandı, polis ve sürücüler birbirine girdi, kimisi alıp götürüldü, ancak olan vatandaşa oldu, mağduriyeti onlar yaşadı, yol bu eylem sebebiyle kapandı, tartışma oldu vs..
Kim haklı, kim haksız bilmiyorum. Trafik felç oldu, bereket versin müdahale zamanında oldu da, daha fazla mağduriyet, rezalet yaşanmadı.
Kime sorsam, ‘biz haklıyız’ diyor. Nasrettin Hoca hesabı, ‘sen de haklısın!’ deme lüksümüz yok, bir yerde yanlışlık varsa, istişare ile, elbirliği ile olmalı.
Bir film için değer miydi, takdiri yetkililere bırakıyorum.
*
Birkaç gün önce, evimden işe, işimden eve halk otobüsü ile gidip-gelen biri olarak, karşılaştığım hadise beni hem çok üzdü, hem de çok düşündürdü.
Toplu taşımacılığa dizayn ve ayar veren Büyükşehir Belediyesi, amenna ve tamam, bu şehri dolmuşlardan kurtardı. Bu nedenle, büyükşehir belediye başkanımız sayın Fatih Mehmet Erkoç’un başlattığı ve devreye giren uygulaması harikaydı, takdire şayandı.
Eyvallah!
Halk otobüsleri sıkıntılı. Taksitle aldıkları araçlarının borçlarını ödeyemedikleri gibi, 65 yaş ve üzeri ücretsiz binimler bardağı taşıran son damla olmasa da, 2 binimin 5 liradan 3 binişimle 10 liraya çıkartılması karşısında vatandaşların tepkilerine verecek cevap bulamıyorlar.
Toplu taşımada şimdi de 5 liralık biletlerin 3 binişimle 10 liraya çıkarılması günün tartışma, hatta en ağır şekilde ve ithamlarla dolu eleştiri konusu haline geldi.
*
Yaşadığım hadiseye gelince…
Genç bir kız bindi otobüse. 5 lira uzattı sürücüye, o da artık biletlerin 2 değil, 3 binişmle 10 liraya çıktığını söyledi.
Oysa genç kızda 5 liradan başka para yok. Bir şoföre bakıyor, bir otobüs içindeki bizlere. Şoför haklı olarak kendisine verilen talimatı uygulayacak, çünkü tepesinde Demokles’in kılıcı gibi kamera var.
Çaresiz, umutsuz bakışlar kısa sürüyor, birinden kartını istiyor. Çoğu emekli, engelli 65 yaş üzeri olunca, göz göze gelmeler, bakışların ardından bir vatandaşımız, kızın ısrarlı para vermesine rağmen kartını verdi, otobüs de hareket etti i böylelikle…
Genç kızın o mahcubiyet halini, o ezilmiş halini görmeyi çok da arzu etmedim. Ama yaşandı. Bu ilk değildi, kim bilir kaç kişi aynı pozisyonda yakalanmış, kim bilir kaç kişi eziklik yaşamıştı, tahmin etmek güç.
*
Böyle olacağına…
Biray önceden anons etseydiniz, otobüslere duyuru assaydınız. “Ey vatandaş, şu tarihten itibaren KahramanKart’ı olmayan biniciler, bundan böyle 2 binişim yerine 3 binişimli kartlara 10 lira ödeyecekler” deseydiniz. Günler öncesinden…
Herkes ona göre hazırlıklı olurdu.
Kimse onurum kırılsın, rencide olayım, mahcup duruma düşeyim demez, kendi ayağına kurşun sıkmazken, aniden devreye giren uygulama şık düşmemiş.
Birden bire, yangından mal kaçırır gibi, insanların ezilmesine, büzülmesine meydan vermeden, insanları rencide etmeden, onurlarını kırmadan, bir altyapı oluşturup, daha önce duyursaydınız da, gençler ya da her kimse, insanlar ezik tavır altında otobüslere binmeseydiler.
O kızın mahcubiyeti, ezikliği gözümün önünden gitmiyor.
İnsan onuru 5 liraya nasıl satılırsa, bu uygulama da öyle olmuş!