Yaş ilerleyince, vücudun direnci de zayıflıyor, kırılıyor. Amenna ve eyvallah!
Sonra bazı illetler, vücudun bir yerine demir atıp, bizi halsizleştirince, hayattan soğutunca, ağrılara gark edince, insanların yaşama ümidi de kalmıyor, zayıflıyor, neredeyse tükeniyor.
*
Ama sen Yener Atlı…
Sevgili dostum, değerli meslektaşım. Daha yaşın kaç başın kaç. Diyeceksin ki hastalık yaşa başa bakmıyor. Haklısın. Ancak sen her türlü illeti, hastalığı def edecek, kovacak, terk edecek, başından atacak yaştasın, (Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın diyeceğim de, yaşın tutmuyor) ve güçlü bir iradeye sahipsin.
Gençsin…
Ne demek, ‘bir daha yazmak nasip olur mu?’
Tabi ki yazacaksın. Sen yazmazsan, ben yazmazsam, öteki yazmazsa bu şehir nasıl çıkacak aydınlığa… Hep karanlıklara mahkûm ve mecbur mu yaşayacağız Yener!
Bu şehrin, bu insanların senin gibi değerli dostlara, usta kalemlere ihtiyacı varken, bu kadar erken pes etmek var mı delikanlılığın kitabında.
*
Veda ne demek sonra?
Daha oturup karpuz keseceğiz seninle. Sen fanatik Galatasaraylı, ben fanatik Fenerbahçeli olarak bu ayın 20’sindeki maçı tartışacağız hararetle.
Tabi ki hayat vedalarla dolu.
Kimisi askere giderken sevgilisine veda ediyor, kimisi gurbet ele çıkarken anasına-babasına veda ediyor, kimisi seneleri verdiği işine veda ediyor.
Erken ya da geç. Ama vedalar gerçek, bak bu doğru.
*
Tabi ki hayat da bir kumar, biri poker masası… Senin gibi gençlerin, genç delikanlıların, usta kalemlerin ‘ben yokum, çekiliyorum’ deme şansı yok. Bak ben 70’lere merdiven dayadım, daha sen yolun başındasın neredeyse, nereye öyle?
Sen sena hava yapıyorsun gidiyorum, yokum diye…
Gidemezsin. Bu kadar mı kolay, bu kadar mı ucuz çekip gitmek!
Kim bırakacak seni. Arkanda bu kadar okurun, sevenlerin varken hele…
Seni bu şehirde seven onlarda, yüzlerce, binlerce dostların var. Meslektaşların var, sevenin, sevmeyenin olsa da, varlar yani.
Tabi ki yazacaksın. Ben senin kadar usta olsam, tamam şimdi rahatsız olabilirsin ama her türlü illeti de başından def edebilirsin, bir saniye durmam beş dakikada beş tane köşe yazısı yazarım.
*
Otur not tut, yaşamından kesitleri bilgisayara aktar.
Yaşamak güzel, sen güzelsin.
Seni seviyoruz, çabuk aramıza dön, elini de çabuk tut!
Toparlan ve kendine gel. Kafamı kızdırma benim!