Yaşlı insanların yaşam standartları her yıl biraz daha düşüyor. O yüzden sonbahar gelmeden düşüyor yaşlı yapraklar.
Cam kenarı yalnızlıklar, huzurevleri, semt pazarlarında ezik domateslere uzanan sefalet.
Hatta çöplerden yiyecek toplayan eller ve sokaklarda dilenenler.
Bunlar yaşlı insanların değişmeyen kaderinden kesitler.
*
Hayat; yaşlı insanların son istasyonlarında biletlerini erken kesmeye hazır bir kondüktör gibi duruyor. Onların huzursuzluğunu sıradan bir doğa olayı gibi görüyor bazıları. Yaşlıların çürüdüğü yerde yeşeren bencillik herkese gününü gösterecektir. Bugünün yaşlılarından esirgenenler de yarının yaşlılarına miras kalacaktır.
Bilinmelidir ki, yaşlıların bugün sırtında taşımakta zorlandığı bütün yükler, gençlik yıllarından kalanlardır. Zalim zamanların bilançosu. Analarının babalarının yüzünü güldürmeyen hayat. Yüzlerindeki her kırışığın bir sebebi var, hafızalarındaki her hatıranın.
Geçmişteki güzellikler kadınların eteğini, erkeklerin sakalını çekiştirirken. Onların huzurunu geçiştirmek insafsızlıktır.
*
Yaşlıların yılda bir kez kutlanan haftaları vardır.
O kabadayı çukurlarının el üstünde taşındığı televizyon dizilerinin yanında, yaşlıların birkaç saniyelik haber hakkı vardır. Sanal âlem nefretin kucağında saygısız ve bencil çocuklarını büyütürken, yaşlı insanlara azar azar mezar kazar sistem.
Bir hal hatır sormayı bile kendilerine yük sayanlar dünyasında!
*
O yaşlı insanların yüreklerinde bir kitabın en değerli sayfaları saklıysa, onları huzurla okumak gerekirdi.
Çünkü onlar hayatın sonbaharında bile kendilerinden sonra gelenlerin başına gelecekleri düşünürler.
Ölürken verecekleri zahmet için şimdiden özür dileyenleri biliyorum.
*
Kimse unutmasın ki.
Yaşlıların çürüdüğü yerde yeşeren bencillik herkese gününü gösterecektir. Bugünün yaşlılarından esirgenenler de yarının yaşlılarına miras kalacaktır.
O yüzden hayırsız evlatlara ve bencil insanlara diyeceklerim bellidir.
"Herkesin ayağı takılır, sizin de takılacak. Ağlamak yok! Sizler başkalarına nasıl baktıysanız, size de öyle bakılacak."
*
Unutmayın, kibir Allah’a mahsus.
Ey siyasiler, gözünüzü hırs bürümüş. Kiminiz intikam peşindesiniz, kiminiz koltuk. Memleket sizin umurunuzda değil. Bırakın şu sen-ben kavgasını, bırakın gruplaşmayı, bırakın ayrı gayrılığı, bırakın düşmanlığı.
Elinizden geliyorsa birbirinize kenetlenin, bu şehir için ne yapılacaksa, onun mücadelesini verin.
Siz de gülümserken, insanların da yüzünü güldürmeye çalışın. Devletin parasını çar çur etmeden, topraklara gömmeden, kul hakkını bilerek sizi seçenlere hizmet edin!
Koltuklar gelip geçici.
İzi ve eser bıraktıysanız ne mutlu.
Bırakmadıysanız, vay halinize, vay!