2016-03-11 14:43:01

Yener’in ‘İmamlar ne işe yarar?’ sorusunun cevabını Diyanet Sen vermiş. Alel acele, apar topar…

Editör

11 Mart 2016, 14:43

  

Halk Sağlığı müdürümüz sayın Ahmet Yener, ‘İmamlar ne işe yarar?’ diye sorunca, Diyanet Sen de yememiş içmemiş, apar topar bir açıklamada bulunmuş. Gerçi bize gelmedi, düşmedi ama bir yerden temin ettim o açıklamayı. Dalga geçer gibi, imamlık çok zor demişsiniz. Çok zor…

Yapma sevgili başkanım, etme eyleme gözünü seveyim Ekrem Aslan. Maraş büyükşehir ama henüz küçük bir kasaba. Yeme bizi… Başka yerde söyle de bu lafı, inansınlar. Ama bize söyleme!

Ne demiş sayın Yener yazısında, ne diyecek, imamların daha duyarlı,  daha toplum sever, daha toplumsal hadise ve kişilere yararlı olabilmesi niteliğinde bir tavsiye yazısı yazmış.

O gün salonda, valimiz sayın Mustafa Hakan Güvençer;  ‘Ahmet bey doğru söylüyor, güzel bir yazı yazmış. Müftülük bu yazıyı dikkate almalı’ demiş.

Ne var bunda.

*

Ey başkan, ey Ekrem Aslan, ey Ali Sarıkaya, ey Muharrem Tozar… Bir yazı çıktı diye,  tam okumadan, ne anlama geldiğini bilmeden,  alel acele açıklama göndereceğinize, yapacağınıza, içinde ne var, altını doldurmuşlar mı, ona bakar insan. Belki ders alınacak, ibret alınacak bir şeyler vardır diye…

Sayın Valimiz bile müftülüğün bu yazıyı dikkate almasını tavsiye ederken, siz günü kurtarmak adına neyin peşindesiniz. Bu telaşınız, bu panikleme neden?

Sonra, bu yazıyı sizin yazdığınıza da inanmıyorum. Girin internete, bu ve buna benzer bir sürü yazı bulursunuz. İnternetten indirmediyseniz benim adım Mehmet Fiskeci olmasın!

Yani resmen alıntı… Olmadığını iddia edin, hadi…

Yine de kibarlık bende kalsın diyor, bana gelmeyen, göndermediğiniz açıklamanıza yer veriyorum.

Buyurun…

*

Çoğunlukla yedi gün yirmi dört saat görev yaparsınız; cenazesi olan sizi bulur, düğün yapan sizi bulur, çocuğu olan sizi bulur, hasta olan sizi bulur, hatta köylerde akşam dağdan hayvanı eve dönmeyen de sizi bulur “Dua ediver de hayvanıma bir şey olmasın” diye. O da yetmez cami derneğinin, köy derneğinin ve halkın resmî ve gayri resmî işlerinde bile bazen sekreter, bazen muhasebeci ve bazen de arzuhalcilik işleri sizi bekler. Bunların hiç birisinde mesai mefhumu yoktur. Ne zaman ihtiyaç hâsıl oldu o zaman imama müracaat edilir. Gecenin birinde bir buçuğunda yatağından kaldırılıp nikâha götürülen imam sayısı hiç az değildir. Bu şartlarda yıllarca özveri ile hizmet edersiniz, bir seferinde meşru bir mazerete binaen istenileni yapamazsınız ve hayır dersiniz. Sizden kötü kimse olmaz. Ulaşabildiği her makama sizi şikâyet eder. İsimli isimsiz her şikâyet yetkili mercilerce gayet ciddiyetle ele alınır. Çünkü bu soruşturma ile imam arkadaş temize çıkarılmalıdır.(!) Sonra birileri oturur “Hocalar ne iş yapıyor sabahtan akşama akşamdan sabaha yatıyorlar” der. Hâlbuki ibadetleri ve camiyi yönetmek ten başka daha neler neler yapmıştır o imam. Meselâ bu sözü söyleyen kişinin kulağına ilk ezanı bir imam okumuştur. Sünnetinde, nişanında ve düğününde duayı da bir imam yapmıştır. Çocukken dini bilgileri ve Kur’an eğitimini de ona yine bir imam vermiştir. Babası veya annesi hastalandığında ve ölüm döşeğinde onların yanında bir imam bulunmuş, Kur’an okumuş ve dînî telkinde bulunmuştur. Onların cenazeleri ile ilgili bütün işleri de yine bir imam yapmıştır. Bütün bunları ve daha pek fazlasını unutmuş imamların ne yaptıklarını sorgulamaktadır.. İmamın arabası, evi, evinin içindeki eşyalar, giysileri, vs. çoğu zaman göze batar ve O’na çok görülür. Herkes kendi geliri ile veya konumu ile imamları kıyaslar. Allah muhafaza eğer imamları azıcıkta olsa üstün görürse vay haline imamların. Koca bir sosyologumuz bile yakın bir zamanda belki de siyasi bir mülahaza ile öğretmenlerle imamları kıyaslamaktan geri durmamıştır. Bütün bu zorluklara rağmen çok güzel bir meslektir imamlık. Namazın sonunda cemaate yüzünüzü döndüğünüzde, tepenizde kutsal kubbeyi görüp, karşınızda cemaatinizle kurduğunuz o manevi bağla bütün bu olumsuzlukları unutur, imam olduğunuz için Allah’a hamd edersiniz. Öğrencinizin karşınıza gelip “Hocam Fatihayı ezberledim” deyip okumaya başladığında ne yorgunluk ne üzüntü ne de keder kalır insanda ve Elhamdülillah der şükredersiniz. Cemaatinize sohbet ederken “Allah’tan hakkiyle ancak âlimler korkar” emri ilahisini anlatırken ve “müezzinlerin boyları mahşer günü herkesten uzun olacak” beşareti Rasülullahı haber verirken imam olduğunuz içi bir kere daha Allah’a hamd edersiniz. Bütün kâinata “Allahü ekber” sedaları ile O’nun adını ve büyüklüğünü haykırmanın hazzını duyar, “Halife olmasam müezzin olurdum” diyen Hz. Ömer’in gıpta ettiği bir yerde bulunmanın farkına varır ve bir kere daha Allah’a şükredersiniz. Zordur ama güzeldir imamlık.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.