Ve geçici seçim hükümeti nihayet kuruldu. Hayırlı uğurlu olsun. 2 aylık süre için de olsa, Maraş’tan bir arkadaşımızın kabinede yer almaması bizi üzdü. Zaten bize hiçbir zaman ‘bakan’ olmadı ya, neyse…
Gelelim Tuğrul Türkeş olayına. Bir pazarlık sonucu mu AK Partiye geçtiği siyaset gündemine bomba gibi düşerken, Oktay Vural, dünkü siyasi arkadaşını dik durmamakla suçladı.
Celal Adan da arkadaşını sert bir dille eleştirir, ‘Soy adanı kullanmayalım, ona sadece Tuğrul diyelim’ ifadesiyle yerden yere çalarken, itibarsızlaştırma gayretleri ve Türkeş’e tepkiler çığ gibi büyüyor.
Doğru mu yaptı, yanlış harekette mi bulundu, bilemeyiz. Hükümet kurma aşamasında HDP’lilerle yan-yana gelmiş olması, onu yüceltti mi, küçülttü mü, onu da bilemem. Neticede kendi tercihiydi, seçimini yaptı, ha, yarın öbür gün bir daha MHP’de siyaset yapamayacağını bile bile, çok önceden tasarlanmış ve düşünülmüş bir dramı sahneye koydu, her şeyi göze alarak.
Bir itirafta bulunacak olursak, AK Parti Tuğrul Türkeş hamlesiyle MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye çok ama çok büyük bir gol attı. Hem de on sekiz dışından, frikikten… Hem de doksana çivilercesine, köşeden… Bu gol kolay-kolay çıkartılacak ve hazmedilecek bir gol mü, onu da bilmem mümkün değil.
Nereden bakarsanız bakın, iktidar bir sağ kroşe ile MHP’yi ve Bahçeli’ye nakavt etmiştir.
*
Tuğrul Türkeş, merhum Alparslan Türkeş’in oğlu. MHP’li. Diğer oğlu Kutalmış Türkeş de AK Partiden milletvekili oldu ama iki kardeş birbirleri ile görüşmezlerdi, ki görüş ayrılığı da yaşamışlardı. Her ikisinin de mecliste esamesi okunmadı bugüne kadar. Ha var, ha yoklardı. Hal böyle iken, Türkeş’in gemileri yakması, köprüleri kaldırıp atması, hepimize şunu gösterdi ki, MHP öyle dışarıdan görüldüğü gibi bir büyük kenetlenme ve ideoloji partisi değilmiş.
Türkeş son örnekti.
Meral Akşener yürekli kadın. On tane erkek vekile bedel. Bahçeli ile ters düşse de, şu an aralarına kara kedi girmiş olsa da, teklifi elinin tersi ile itti; onurlu davrandı, dik durdu, helal olsun kız sana!
*
CHP kanadına bakılırsa, Allah var, herkes Deniz Baykal’ın bakanlık teklifine balıklama dalacağını sandı, bekledi. Ama hareket Tuğrul Türkeş’ten gelmişken, hadi hep birlikte daha düne kadar arkasından demediğini bırakmadığınız Deniz Baykal’dan bir özür dileyin! Güçlü bir şekilde ama hadi, hep birlikte!
*
Türkeş’le devam edecek olursak; 7 Haziran’dan hemen sonra üst düzey bir MHP’linin gizlice Aksaray’a gittiği söyleniyordu. MHP lideri de “O MHP’liyi arıyorum, bulursam partiden ihraç edeceğim” demişti. Soruyorsunuz tabi, o MHP’li Tuğrul Türkeş miydi?
Bahçeli’nin 7 Haziran’dan sonra ortaya koyduğu taktik ve stratejileri en fazla harap eden isim Tuğrul Türkeş oldu.
İhtimal veriyorum, sanıyorum Bahçeli, birkaç gündür duvara astığı Türkeş fotoğrafına çay bardağı fırlattı mı acaba!
*
Tamam, tabi ki devlete sahipsiz kalmasın. Kalmadı da bugüne kadar. Çok şükür devletimiz güçlü, azimli ve kararlı. Türkeş’in devlet sahipsiz kalmasın diye bu adımı attığını söylediği biliniyorken, şayet AK Partiye geçmez, ‘bakan’ olmakla yetinirse, bu iddiası bir parça geçerli gösterilir, aksi halde sıkıntı büyür.
Netice itibariyle yeni hükümete kuruldu, Türkeş de başbakan yardımcısı oldu. Bize bu saatten sonra lahmacun yemek ve hayırlı olsun demek düşer.
*
Son tahlilde şunu belirtmek isterim, AK Parti açısından Tuğrul Türkeş’i ikna edip kabineye almak, çok ama çok önemli bir başarı. Lakin bu meselede başka bir gerçek var ki, onu da göz ardı etmemek gerekiyor, hiç kimse bu başarıdan dolayı ‘Çok iyi ve siyasi bir hamle yaptı, Davutoğlu’na helal olsun!’ demesin.
Asıl hamleyi yapan, asıl başarı Aksaray’a, sayın Cumhurbaşkanına aittir.
Benim bildiğim bu, sizin bildiğiniz başka ne var şekerim!